Hayvanlar, hayatlarımıza farklı gayelerle kattığımız yardımcılarımız, dostlarımız….
Yaşam alanlarımıza ve ihtiyaçlarımıza göre belirleyerek edindiğimiz hayvanlarımız…
Kırsalda yaşayanlarımız için sürülerimizi güden ve koruyan köpeklerimiz, yaz aylarından hasata kadar evimizin kemirgenlerden korunmasına ihtiyaç yoktur. Ama hasat bitip kış başlayınca tarladan evlere sığınan kemirgenlerden evlerimizi ve kışlık erzağımızı, tahılımızı koruyan kedilerimiz. Şehir hayatında yaşamımızı sürdürüyorsak, bir şekilde şehrin yorgunluğunu unutturacak dostlar ediniriz. Kimimiz kuşları, kimimiz, kedileri, kimimiz köpeklerimizi hayatımıza katarız. Onlarla şehrin yalnızlaştırdığı biz insanların duygusal dünyasına birer melek, birer evlat diye kattığımız can dostlarımızdır hayvanlarımız. Onları gerektiği şekilde yaşatmak, sorumluluklarını üstlenmek,onlara yaşam kalitesi sunmak zorundayız. Nasıl çocuklarımıza en iyi eğitimi, en iyi sağlık koşullarını hazırlıyorsak… Sessiz dostlarımıza da hakları olan yaşam kalitesini sunmak zorundayız.
Doğada özgürce yaşam sürmek için yaratılmış hayvanlar…Onları bizleri eğlendirsin diye bir vakitler burunlarına halka takarak eğlendiğimiz ayılar… Şimdilerde çok popüler olan deniz memelilerinin gösteri yapması ve biz insanları eğlendirmesi için tutsak edilen deniz memelileri Yunuslar, foklar, balinalar…
Biz insanoğlu nüfusumuz arttıkça kendimize yeni yaşam alanları açıyor onların yaşam alanlarını istila ediyor ve hala onların bize hizmet etmesi için yaratıldıklarını var sayarak, haddimiz olmayan arzularla onlara eziyet etmeyi insani bir bencillikle haddimiz sayıyoruz.
Biz insanlar her şeye muktedir olan aciz varlıklar, yaşam konusunda son derece bencil hatta yabaniyiz.Kendi türümüz dışında tüm varlıklara bize hizmet için yaratılmışlardır hadsizliğini kendimizde nasıl buluyoruz.
Dünyamızın daha yaşanabilir bir yer olması için çabalayan sivil toplum örgütleri, gönüllüleri ve bilimsel çalışmalar yapan örgütleri var. Bunlara gerek varmıydı.Kendimizden başka varlıkların yaşam hakkına saygı duymaktan aciz olmasak bu bencilliği edinmemiş insanlar bunca vakitlerini, emeklerini harcamak zorunda kalmayacaklardı.İnançlı yada inancı olalım, bunların bir önemi yok. İnanmak zorunda olduğumuz tek gerçeğimiz “ bu dünya sadace bize ait değil” Biz bu dünyamızı onlarla adil bir şekilde paylaşmak zorundayız.Bu zorunluluk onların bizden çok daha iyi yapabildikleri bir şey.
İnsan kendi türüne hizmeti yine insanla yapmak zorunda, onlarda bizler kadar özgür ve sınırsız yaşam hakkına sahipler. Bu haktan mahrum edilenler tüm canlılar için onları seven her insanın şimdi onlara hizmet etme vaktidir.
Özgürlüğü kısıtlanmış tüm deniz memelilerinin özgürlüğüne kavuşturulması için onların tusak edildikleri alanlardan yaşam alanlarına salınması için eğitimimizin, aklınızın, zekanızın düzeyinden vazgeçtim, vicdanınızın büyüklüğüne inanmak istiyorum.
Yaşadığı dünyaya sorumluluk duyan aklı, vicdanı hür her insanı YUNUSLARA ÖZGÜRLÜK için bir adım atmaya çağırıyorum
Berrin Osmanağaoğlu
berrinosmanagaoglu@gmail.com