AGATOCLE (RAY BATIĞI) Tırhan Oktay’ın anılarından

Bu uzun anı yazısının tamamını bir kerede bu bölüme yazmak yerine sıkılmadan okuyasınız diye birkaç bölümde aktarmak istedim . Bir öğleden sonra hocamla Kadıköy iskelesinde buluşup bana dalışın geçtiği yerleri büyük ölçekli harita üzerinden uzun uzun ayrıntılı anlattığında dinlediklerimi değerlendirip sorularımı sıralamam için bende uzun aralar verdim. Çünkü dinlediklerim saatlerce sürsede günün nasıl geçtiğini havanın kararmaya yüz tuttuğunu anlıyamadık. Çoğul konuşuyorum çünkü anlatırken o günleri bir kez daha yaşadığını yaşı 70 lerin ortalarına gelmiş bu ustamın hala o günlerdeki heyecanını koruduğunu gördüm. Sanki o an dalıyormuş gibi o çok sevdiği çiftli tüpleri sırtında o derinliklere o an dalıyormuş gibi heyecan ve keyifle anlattığını gördüm. Onu bu yazdıklarımı bana anlatırken canlı izlemenizi çok isterdim ben böyle insanları dinledikçe bu işten bu hobiden daha çok keyif alıyorum. Artık yavaş yavaş aramızdan ayrılıyorlar .Hava kararmaya yüz tuttuğunda yalnız yaşamanın sıkıntısıyla yerinden kalkıp artık evime gideyim akşama yemek yapmam lazım dediğinde hocam burada beraber bir şeyler yiyelim diye teklif bile edemedim çünkü 35 yıldır tanıdığım Tırhan hocamın düşündüğünü yapacağını ve onu caydıramayacağımı biliyordum. Kalktı ağır ağır otobüs durağına doğru yürürken arkasından baktım ve beklide ben veya o bu dünyadan ayrılacak ve bir daha görüşemeyecektik. Her zamanki gibi elini öptürmeyeceğini bildiğim halde eğildim helallik aldım uğurladım.

Sene 1963 mevsimlerden yaz yaz hatırladığım kadariyle ağustos ayı ve yarı profosyonel olarak çalışıyordum. İtalyan lisesini terk ettikten sonra hedonist ve tembel karakterim nedeniyle her zaman keyif ön planda oluyor , az zamanda az emekle en çok parayı kazanmak ve sonrasında keyfetmek için bol bol vaktim oluyordu.Yani 2-3 gün çalış 10-15 gün keyfince yaşa ve geçen zamanı yavaşlat.1959 senesinden 1969 a kadar yani Aktif Balıkadamlar kulubüne geçinceye kadar ,Sualti Sporları Kulubünün yönetim kurulu üyesi teknik başkanı ve en acar dalıcısıydım.Mesleğiniz nedir diye soranlara Sualtı Avcısı Toplayıcısı diye cevap veriyordum çünkü ben oydum ,işim buydu. Eve balık gerekince ava gidiyordum ,zıpkınla ,şnorkelle avlanmaktan büyük müthiş zevk alıyordum.Para gerekincede İstanbulun ve yurdun düşman işgalinde ordumuzun denize dökülmüş binlerce tonluk cephanesini toplayıp de monte edip satıyordum.Her boy ve kalibrede obüs (top ) mermileri birinci dünya savaşında kullanılmış piyade tüfekleri tabancalar ,magazinler el bombaları ,mayınlar, tayyare bombaları , hatta seyrek olarak rastladığım top arabaları , ağır ve hafif makinelı tüfekler ,mermileri ,Kız Kulesi önlerinden Karatla kadar olan asya sahillerine mavnalarla taşınıp 15-20 m derinliklere dökülmüş ve imha edilmişti.Beni en çok obüs mermilerinden beş on tane bulmak memnun ediyordu. Pirinç kovanları ,makarna barutları ,çelik çekirdeklerindeki dumansız barutları , içlerindeki kurşun bilyeleri ile para demekti. Bu top mermileri son derecede canlıydılar içlerine bir damla bile su girmemişti.Eğlence olsun diye makarna barut destesinden bir tek çubuk çekiyorduk kibritle ateşleyinceŞenliklerdeki maytaplar gibi ışıklar kıvılcımlar çıkararak yanıyorlardı. Sualtından yeni çıkmış prinç kovanı yeşil patinalı çelik çekirdeği paslanmış 60-70 cm boyunda bir obüs mermisini masanızın üzerine koysam bu cap canlı mermiyi parçalara ayırmanızı istesem ne yaparsınız ? Hangi arkadaşıma söylesem tüyleri diken diken oluyordu .O cephaneleri biz korsan yaftalı dalıcılar Perşembe pazarının köhne atölyelerinde bir tornavida bir çivi , bir mengene ve bir boru anahtarı yardımı ile hiçbir arıza çıkarmadan dağıtır ve yağ kapanındaki hurdacılara satardık. Piyade tüfeklerini ve tabancaları rejenere etmek için Amerikadan 2 kitap getirttim.

  1. Relics Water and Kitchen sink Alan R.Rowe
  2. History under the Sea

Mendel PetersonAklınıza gelecek her türlü sualtında kalmış malzemeyi hayata döndürecek formullerle doludur bu iki kitap.Sizler Karaköy Perşembe Pazarı Yağ Kapanı İskelesini bilmezsiniz. Orası o yıllarda harika bir korsan yatağı idi , bende o korsanlardan biriydim. O yıllarda -beklide hala- bizim ekmek kapımızdı. Getirdiğimiz sualtından toplanmış bu tür malzemeyi anında paraya çevirebildiğimiz bir döviz bürosu gibiydi düşününüzki bir toplayıcı başka nasıl olunurki. Biz birbirine sıkıca bağlı 8-10 balıkadam ,korsan kelimesinin ne anlama geldiğini bilmeyenlerce korsan diye anılıyorduk.Aslında yaptığımız korsanlık değildi , denize dökülmüş ,terkedilmiş değerli madenleri toplayıp satmanın neresi korsanlıktır ama o korsan yaftası tuhaf bir şekilde hoşumuza gidiyordu tabi benim dahada fazla hoşuma gidiyordu.

Kendimi Barbaros un leventlerinden biri olarak hayal ediyordum .O guruptaki dalgıçların toplayıcı yönü vardı ama beni onlardan çok keskin çizgilerle ayıran avcı yönümdü..ben avcı-toplayıcıydım tıpkı birkaç milyon yıl önce mağara devrindeki atalarım gibi.Şamanizm ve parapsikolojiyle ilgilenmişseniz ve telepatik kanallarınız açıksa avın et için olmadığını anlarsınız.Benim için av kutsal bir törendi etde vahşi doğadan hak ettiğimi almak gibiydi.Beni o korsan arkadaşlarımdan ayıran bir özelliğim daha vardı , ben okulluydum onlarsa alaylıydılar hiçbir okul ve kulup eğitimleri yoktu hepside iyi kalpli dürüst sadık arkadaşlardı.Benim elimde harika İngiliz deniz haritaları,cetvel ,pergel,açı ölçer, pusula ve harita okuma kitabı ,kültür dil ( italyanca-ingilizce) zengin bir kitaplık ve meteoroloji bilgisi vardı.Karaköy Liman Başkanlığı binası Sarayburnu ,Kızkulesi , ve Atatürk Kız Lisesi dörtgeni içinde dipte 1. dünya savaşında İstanbulun işgali sırasında 5 yıl içinde batmış tam 75 buharlı uskurlu dev gemi batıkları leşleri 45-50 m derinlikte yatıyor.Ben dalışa başlamadan bu batıklarda formalı dalgıçlar çalışmışlar makine dairesi, kondenseler, değerli madeni hurdalar ve şövet saçlar parçalanarak alınmış geriye tavaları kalmıştı.Biz o yıllarda o batıklardan iyi para kazandık ama sizlere çok daha değerli eşyalar bıraktık.Bugün o bıraktıklarımız yabancı kolleksiyonerler için çok değerlidirler.Markalı tabaklar kadehler bardaklar içki şişeleri el yapımı kavanozlar üniforma düğmeleri makine ve valf plaketleri mutfak aletleri var.Bir batık daha varki ben o batıktan o yıllarda gümüş çatal kaşık bıçak ve gümüş şamdanlr çıkarmıştım.1917 Rus kızıl ekim devriminden kaçan aristokrat bir beyaz rus ailesinin taşınabilir bütün zenginliklerini yükledikleri bir yattı bu batık.

Formalı dalgıçlar dinamitle çalışmışlar ama beklide kıyıda köşede göxze çarpmamış ne kadar değerli maden ve eşya daha vardır bu batıkta.Denizde uzun yıllar kalmış madenleri tanıyabilen bir çift göz kimbilir daha neler bulur neler..Agatocle Ray Batığında ve Heybetnüma da dev sinaritler her türden balıklar ve çok zengin böcek (langusta) kolonisi varmış lafını yağ kapanında duymuş olmalıyım.Avcılık tutkum bu haberi duyunca beni alev alev yakmaya başladı.Ne demek istediğimi en çok gerçekten tutkulu amatör ruhlu avcı arkadaşlar anlıyacaktır.Sonunda kulupteki av partnerime konuyu açtım onun korsan yönü yani toplayıcılığı yoktu.Cephane çıkarmak ne demek cephane lafından bile korkuyordu .Sabah 8 akşam 6 bir büroda çalışıyor müthiş yetenekli usta bir avcı ve amatör ruhluydu. Ray Batığında av yapma arsusu ikimizide sarmıştı ,uykumda dev sinaritleri ,böcekleri görüyordum.Batıkta avlanırken helede derin suda hiç acele etmezdim.Bana hocalarım böyle öğretmişti ve öğretmen iyiyse öğütleri insana hayatı boyunca yol gösterir.Oduygular içinde partneriminde zamanı olmadığı için batığı araştırma işini ben üstlendim.Belge bulamadım eski yazı bilmediğim için milli kütüphane içinde zamanın cerdidelerini çözemedim.Tek kaynağım Dalgıçlar Kahvesi oldu. Formalı dalışlar bitmişti o muhteşem kahve dağıldı ,tarih oldu ,anılarda kaldı orayı tanımanızı çok isterdim.Bana eski zamanlardan kalma bir anılar sandığını açmak gibi gelirdi. Özellikle soğuk karlı kış günleri o kok kömürü yakan nar gibi kızarmış sobanın başına toplanmış kimi vurgun yemiş bi ayağı sakat kimi çok yaşlı bastonlu ve dalan formalı dalgıçların o kesif mavi sigara dumanı yüklü kahvede mis gibi kokan çayları yudumlarken anlattıkları batık hikayelerini unutamam.

Osman Yaşar Kulaç
05366985171
Bu yazı daha önceden scubatr.com/forum da yayınlanmıştır.
Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !




https://www.sualtigazetesi.com/wp-content/uploads/image-2-3.png