Merhaba Dünya! Merhaba Dünyalı! Ölmen gerek!

Sahi merhaba, yazdığım son yazının üzerinden çok uzun zaman geçmiş, seni bu kadar ihmal etmek istemezdim ama şartlar böyle gerektirdi. Şimdi anlatınca bana hak vereceğini biliyorum. Hoş hak vermesen de geçmişi değiştirmenin mümkün olmadığının da farkındayım, farkındayız. 2011 açık ara 45 küsur yıllık hayatımın en acımasız senesi olmaya devam ediyor, az kaldı, gidiyor yavaş yavaş ama gerçeği söylemem gerekirse bayıltıp gidiyor.

Uzun zamandır yazamamışım, iş güç de biraz fazlaydı tabii o da sebep ama daha çok sevdiklerimizin sorunları ve hayatı taksim etmenin dayanılmaz hafifliği yüzünden bunlar. Kanser çok acımasız, çok sinsi bir hastalık, bilmezdim bu yaşa kadar 2011 senesinde anladım. Neyse amacım içinizi karartmak değil, uzun süre yazmadım neler olup bittiğini, nelerin olmakta olduğunu nelerin planlandığını anlatmak istiyorum size. Bu sene çok yolculuk yaptım, uzun yolculuklardı çoğu, 15 sene sonra hayatımın uzunca bir dönemini geçirdiğim Moskova’ya gittim mesela, dibim düştü tanıyamadım. Bir kaç hafta sonra tekrar gideceğim ve bu sefer fotoğraf makinem de yanımda olacak. Kısa bir Amerika seyahati yaptım, eğlenceliydi kısmet olursa 2012 yazına da planlar yapıyoruz. Endonezya Lembeh seyahatim bu güne kadar yaptığım en iyi seyahatti.

Şuracıkta bir dalış sonrası çekilmiş “Aman sabahlar olmasın güneşler doğmasın!!11″ temalı bir otoportrem var. Laf aramızda bunu bir Gopro kamerayla çektim, süper ufak, süper yetenekli bu kameranın küçük bir kusuru var, sualtında net çekim yapamıyor, önündeki mini dome port yüzünden. Şu aralar procelerim arasında Gopro kamerama bir custom flat port yapmak var. Malzemelerim hazır ilk zaman bulduğumda yapacağım. Neyse evet, Lembeh dedik aklımın şakülü kaydı bir anda. Bu snenin güzel haberlerinden birisi de Brezilya’da yayınlanan Mergulho isimli bir sualtı-dalış dergisinin her ay bir türk sualtı fotoğrafçısının yazı ve fotoğraflarına yer verecek olması. Sevgili Berrin Osmanağaoğlu ve Denizi Seviyorum Proje Grubu’nun bir çalışması bu bir aksilik olmazsa benim de yazı ve fotoğraflarım yer alacak.

Evet devam edelim hikayeyi nakletmeye, uzun zamandır yazmaya ara vermiştim, hızlı bir geri dönüş yaptım, kafamdaki öyküleri yazmaya koyuldum, bakalım sonunda ortaya ne çıkacak? Bir taraftan fazla kişisel olmasından korkuyorum bir taraftan öyle komik detaylar var ki susamıyorum bir türlü. Bu arada antrenmanlarımız hızla devam ediyor, kişisel başarılarımız arasında doğru düzgün Ura mawash geri’ler, Ushiro ura mawashi geri’ler var artık. Kızımın yaptığı Ashi barai, mawashi geri kombinelerini de tarifsiz bir gururla izliyorum. Şimdi şuracığa bir Lembeh fotoğrafı atayım da şenlensin ortalık birazcık. Bu arkadaşlar Risbescia tyroni isimli deniz tavşanları, nudibranch’ler. Fotoğrafta sosyalleşiyorlar

Bu blogu daha önce okuduysanız bilirsiniz muhtemelen, bu canlılar benim kişisel takıntılarımın baş aktör ve aktrisleri. Onları izlemeyi, fotoğraflamayı, araştırmayı ve haklarında yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Kimyasal savaş yeteneklerinden değişik yaşama becerileri ve fizyonomilerine kadar bir çok farklı özellikleriyle ilgiyi sonuna kadar hakediyorlar.

Neyse biz konumuza dönelim tekrar, Gopro demiştim ya, şimdi o kameraya elimde bulunan Motormarine II ve Nikonos sistemlerden kalma macro lensleri falan takmayı da deneyeceğim. Neden mi? Beyin bedava da ondan. Tam da sistem açısından tüm eksikliklerimi gidermiş yeni YS110 a flaşlarımla sualtında fırtına gibi esmeye hazırlanırken bilin bakalım ne oldu? Sea & Sea %25 daha fazla güç üreten ve %20 daha küçük ebatlarda yeni bir flaş piyasaya sürdü. Yapılır mı şimdi bu? Neyse video sistemim için bu sene aldığım 2 Ikelite Fener hala canavar ve hala rakipsiz.

Nudibranch demiştik ya, çıplak solungaçlı demek, bu canlıların arka kısmında görünen tentakül benzeri uzantılar solungaçları, o solungaçlar vasıtasıyla sudan oksijen alıyorlar ve tehlike algılanınca onları kabuklarının içine çekiyorlar. Bir kısmı zehirli alg ve yosunlarla besleniyor, o canlıların zehirini kendi savunmaları için kullanırken bünyelerindeki klorofili de fotosentez yapmak için biriktiriyorlar. Süper verimli ve gelişmiş canlılar yani. Büyüklükleri de bir kaç milimetre ile 40cm arası değişiyor türlerine göre. Yeni bir tür tespit etmek de hala mümkün küçük oldukları için kim istemez mesela kendi ismiyle anılan bir deniz tavşanı bulmayı? Ben isterdim en azından. Evet neyse, konumuza devam edelim. Yazıyorum demiştim ya, hayatımızın son 20 senesinden minik öyküler var yaz yaz bitmiyor. Bir türlü tam olarak kurgulayamadım ama yapacağım azimliyim. Uzun zamandır dalış yapmıyorum, sezon ve sene toplam 26 dalışla bitti.

Yeni sezon ve seneden beklentilerimiz büyük planlarımın içerisinde 10 kilo vermek de var. Hepimize daha güzel bir sene diliyorum ne olur ne olmaz belki başka yazı olmaz bu sene.

Namaste,

Aziz Saltık
justaddwater2001@gmail.com

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !




https://www.sualtigazetesi.com/wp-content/uploads/image-2-3.png