Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Ateş Evirgen’in Köşesi

Sualtında çekilen her fotoğraf ayrı bir değer taşır benim için.

Sualtında çekilen her fotoğraf ayrı bir değer taşır benim için. Her şeyden önce bir başka yaşam ortamından mesaj taşır. Çok özeldir. Bazen fotoğrafçı, bazen fotoğrafa konu olan canlı, çoğu zaman da sualtının o büyüleyici yüzü fotoğrafa güç katar. Sanki ortak bir çalışma gibidir. Ortaya çıkan görüntü hiç birinin tek başına ortaya koyduğu bir eser değildir. Birlikte yaratırlar fotoğrafı. O nedenle başarı veya başarısızlık yoktur. Çekilen fotoğrafta ne görüyorsak yaşanan odur. Aydınlık, karanlık, yeşil mavi, tehlikeli, tehlikesiz her ne ise ; bu dünyanın ayrı bir dili vardır. Sualtı fotoğrafçısı her şeyden önce bu dili iyi bilir. İyi sualtı fotoğrafçısı, kötü sualtı fotoğrafçısı yoktur. Bu dili bilen ve bilmeyen fotoğrafçı vardır. O nedenle hiçbir zaman sualtı fotoğraflarının yarıştırılıp iyinin kötünün birbirinden ayrılmasına, birinci ile sonuncunun sıralanmasına gönlüm razı olmadı. Hem de fotoğrafçının kendisi dışında bir başkalarının görüş ve değerlendirmeleri ile! Ama bu yarışmaların bir başka perspektifi olduğunu da kabul edenlerdenim. Her yarışma bir görsel şölen için zemin yaratır. Üretmeyi, çalışmayı ve gelişmeyi özendirir. Fotoğrafçı, fotoğrafını başkalarıyla paylaşmak ister. Yarışmalar da, bu amaca hizmet eden ortamı yaratır. Bu nedenle yıllardan beri bir çok yarışmanın organizasyonu içinde oldum, jürilerinde görev aldım.

Ancak, bugün için gelinen noktanın olması gerekenden çok ayrı bir boyuta taşındığını görüyorum. Artık sualtı fotoğrafçıları, fotoğraflarını başkalarıyla paylaşmanın bir yolu olduğu için bu yarışmalara katılmıyorlar. Tek amaç tüm rakipleri geçmek, adını en tepeye yazdırmak. Ne yazık ki, TSSF’nin sözde dünya şampiyonası için milli takımı oluşturmak için her yıl organize ettiği fotoğraf yarışması fotoğrafın arka plana atıldığı, puan toplamanın amaçlandığı bir kapışma ortamı haline geldi. TSSF yetkilileri kendi ağızları ile bunu açığa vuruyorlar: TSSF’nin yarışması, sualtı fotoğrafçılığını yaymak sevdirmek gibi bir amaç taşımıyor ve ülkemizi temsil edecek en iyileri belirlemek için yapılıyormuş. En iyi olanı da, federe bir kulübün sporcu lisansına sahip olup olmama, yarışma alanında günler öncesinden hazırlanma,iyi fotoğrafların saat kaçta nerede çekileceğini belirleme, hatta yarışmanın başlama startını bile bu saate göre ayarlama, önceden belirlenen tüp hava limitinin altına inmeden dalışın bitirilmesi gibi faktörler belirliyor. Böyle bir yarışmada ödüle layık görülen fotoğrafçıların başarılarını bize ancak kutlamak düşer. Ama en iyileri böyle bir anlayış ve organizasyon ile seçeceğini düşünen zihniyet , sonuçta camiada yeni bir cephe açmaktan öte bir şey yapamaz. Sonuçta bir yarışma yapılır ve sonrasında mağdur ve küskün bir kesim yaratılır ve günlerce Internet platformlarında bu yarışmanın dedikoduları sürer gider. TSSF’nin “Görüntü Kurulu” nda görevli arkadaşların bu organizasyonları gerçekleştirmek için gecelerini gündüzüne kattıklarına eminim. Ama gece gündüz çalışmak bir “fotoğraf yarışması”nı bir zıpkınla balık avlama yarışmasından farklı kılmaya yetmeyebilir. Bu çaba içinde olacak kişilerin bürokrasinin tutsağı olmayan, yaratıcı ve her şeyden önemlisi fotoğrafçı kişiler olmaları gerekir.

Esen kalın,
Ateş Evirgen
www.sualtidunyasi.com.tr