Yarış programı veresiye defteri gibi

Yıllık yarış programında sıklıkla yapılan değişiklikler, ekipler tarafından yıllardır eleştiriliyor ama nedense buna bir türlü çözüm üretilemiyor.

Son örneği, İYK’nın 7-8 Temmuz tarihlerine işaretli Amiral Kupası’nı 4-5 Ağustos’a kaydırması oluşturdu. Bu değişikliğin haklı ve geçerli bir nedeni olabilir ama bildirim daha erken yapılabilirdi.

İstanbul Yelken Kulübü, 33 yıllık geçmişe sahip Amiral Kupası Yat Yarışı’nın 7-8 Temmuz’a işaretli olan tarihini son anda 4-5 Ağustos tarihlerine kaydırdı. Takvim üzerinde yapılan bu “oynama”, bazı ekipler tarafından şiddetle eleştirildi.

Ne var ki, İYK’nın bu değişikliği yapması, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması olasılığı göz önüne alındığında haklı bir gerekçeye dayandırılabilir.

Yine de İYK’nın söz konusu değişikliği çok önceden yapması gerektiği konusunda tepkiler de bir ölçüde haklı bulunabilir.

Zira seçimlerin erkene alınarak tarihinin 24 Haziran olarak ilan edilmesi, ardından ikinci tura kalması halinde seçmenlerin 15 gün sonra bir kez daha sandık başına gitmesi gerektiği çok önceden belliydi.

Seçimler başta öğrenciler, dolayısıyla aileleri olmak üzere büyük bir kesimin programını değiştirdi. Buna şimdi bir de yarış programının değiştirilmesi eklenince sinirler boşaldı.

Yukarıda yansıttığımız “geçerli bir nedene” bağlı olarak yapılan değişiklik… Şimdi bir de “genel değiliklik” konusuna göz atalım…

Ekiplerin bu tepkisi aslında “yılların birikimine” dayanıyor. Yıllardır TYF tarafından onaylanan yıllık yat yarışı programı kelimenin “yaz-bozları” ile tam anlamı ile veresiye defterini andırıyor.

Açıklanan ilk takvim sezon sonuna kadar sıklıkla değişiyor ve bir sürü yeni yarış ekleniyor. Bu da ekiplerin “yıllık programlarını” sürekli revize etmelerine yol açıyor.

Herkesin ortak düşüncesi, bir sonraki sezon takviminin Kasım-Aralık gibi netleştirilmesi, çakışan yarış tarihlerinin bu süre içinde giderilmesi ve Ocak ayında “kesin” bir programın ilan edilmesi…

Yaşanan değişikliklerin temel nedeni, organizatör kulüplerin planladıkları ancak sponsor bulamadıkları yarışları takvimlerine yansıtması… Ya da son anda ortaya çıkan “istekli bir sponsorun” talebi üzerine hızla bir yarış planlaması…

Oysa telaşla ve alelacele bir yarış planlamak yerine, sposorun bir sonraki sezona ikna edilmesi, etkinliğe yeterli bir hazırlık ve duyuru süresi kazandıracağı gibi, ekiplerin de “kesin program” talebini karşılayabilir. Böylelikle sponsoru mutlu edecek bir sonuç da etkinliğe süreklilik sağlayabilir.

Bilmeyenler veya farkında olmayanlar için önemli bir noktanın da altını özellikle çizelim…

İddialı ekiplerin tamamı, sezonun yarış programını yılın ilk iki ayında belirler. Kent sınırlarını aşan ya da ötesinde gerçekleşecek etkinlikler için otel ve uçak rezervasyonları çok önceden yapılır. Ekip üyeleri yıllık izinlerini bu programa göre belirler.

Öte yandan “pek görünür olmayan” ama çok önemli bir nokta daha var. O da yarışan ekip üyelerinin aileleri ile geçirecekleri tatil ya da hafta sonu programları…

Yarış düzenleyenler eğer sezondaki hafta sonlarını Cumartesi ve Pazar olmak üzere iki gün üzerinden kapatırsa, ekipler de “seçici” davranmak zorunda kalır, bu da yarışlara “düşük katılım sayısı” olarak yansır.

Dolayısıyla, yat yarışlarını kalkındırmak, cazip hale getirmek, tat ve renk katmak, farklılık yaratmak istiyorsak yeni sezonun planlamasını yaparken bu ayrıntıları göz önünde bulundurmamız gerek.

Sonra sıra “yapılacaklar listesi”ndeki diğer konu başlıklarına gelecek…
Onlara da sırası geldikçe değineceğiz…
Ama önce bu “program” ve “veresiye defteri” konusunu çözmeliyiz.

Serdar Bapoğlu

Kaynak: TurkSail

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !