Tıpkı Antalya Arkeoloji Müzesi gibi. Kentteki pek çok insan gibi benim de kişisel yaşamında önemli bir yeri olan Antalya Müzesi ne yazık ki ziyarete kapatılıyor.
Anne ve babamın bir zamanlar Antalya Müzesi’nde görevli olması nedeniyle çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda müze benim için ikinci evim gibiydi. Avludaki dut ağaçlarının meyvelerini yedim, salonlardaki tarihi soludum, dibine düşen fıstık çamı tohumlarını topladım. Antalya Müzesi’nin her bir köşesinde unutulmaz anılar biriktirdim. Şimdi bütün bu anıların mekanı silinip gidecek…
Bu sadece benim için değil, binlerce insan için benzer bir bellek kaybı. Dahası kent için toplumsal belleğin biraz daha eksilmesi demek. Antalyalıların günlerdir müze önünde seslerini ve taleplerini duyurmaya çalışmaları, müzeye sahip çıkma refleksleri çok anlamlı…
Bir müze kurucusu ve koleksiyon sahibi olarak, aynı zamanda kurucusu olduğum müzenin üç gün içinde tahliye edilmesi yönünde tebligat almış bir koleksiyon sahibi olarak da ayrıca anlamlı. Kentlerin, toplumların binbir emek ve özveriyle kurulan, ziyaretçisiyle bütünleşmiş müzelerine sahip çıkması bile ilham verici.
Ülkemizde henüz emekleme aşamasında olan bir başka müzecilik alanı da deniz müzeleri. Denizci bir toplum olabilmenin yollarından biri olan deniz müzeleri, ulaşımdan ticarete, arkeolojiden denizel biyoçeşitliliğe birçok alanda topluma hizmet veriyor. Bu konudaki farkındalığı geliştirmek ve ülkemizdeki deniz müzelerini de en az arkeoloji müzeleri kadar ziyaret edilir hale getirebilmek için bu programı yapmaya başladık.
Bilal Karataş’la birlikte hazırladığımız ‘Deniz Müzeleri’ programında bu hafta bir düzineyi tamamladık. Yayıncılık için bir sezon anlamına gelen programımızın 12. bölümünde bu kez birlikte bir değerlendirme yaptık. Bugüne kadar ağırladığımız konuklar, misafir olduğumuz müzeler ve işlediğimiz konuları ele aldık. Ne kadar yol alabildiğimize, daha ne kadar çok yolumuz olduğuna baktık. Biraz da dertleştik diyelim. Bu yüzden bir saati alan bir bölüm olsa da bize yetmedi diyebilirim. Açıkçası bu konu öylesine derya deniz ki, enerjimiz ve aklımız yettiğince; toplumun ilgisi oldukça daha yürüyecek çok yolumuz olduğunu bir kez daha gördük.
Bu konuda görüş ve önerilerinizin bizim için yol gösterici olacağının altını çizerek Deniz Müzeleri programımızın 12. Bölümünü paylaşıyorum. Yeni bölümlerde yeni konu başlıkları ve konuklarla buluşmak dileğiyle, iyi seyirler:
Dr. Elif Özgür
https://www.facebook.com/elifozgur8
Deniz Müzeleri, 12. Bölüm: Sezon Sonu Özel Programı