Denizlerimizi anlamamızın yolu onu tanımaktan, içinde barındırdığı canlıları ve yaşam ortamlarını bilmekten geçiyor. Bu yapabilmenin en iyi yollarından biri de deniz canlılarıyla ilgili müzeler…
Yaz aylarında sıcakların bastırdığı şu günlerde deniz ve kıyı alanlarımızdan neredeyse her gün toplum için endişe verici haberler geliyor.
Köpekbalıkları, zehirli denizanaları, balon balığı ve aslan balığı gibi istilacı türler ve denizlerimizle ilgili endişe yaratan başka birçok haber… Bunlara bir de müsilaj gibi kirlilik haberleri eklenince, ‘üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada’ diye andığımız, bir de iç denize sahip olan ülkemizde kaçınılmaz olarak denizlerimizle ilgili can sıkıcı gündemlere uyanıyoruz.
Özellikle kitle iletişim araçlarında eksik, yanlış ya da bilgisizlikten kaynaklanan denizle ilgili haberlere, sosyal medyadan yapılan teyide muhtaç paylaşımlar da eklenince toplumun kafası da iyice karışıyor.
Bütün bu kaotik durumda denizlerimizi daha iyi tanıyıp anlamamız gerektiği ortaya çıkıyor. Kıyılarında güneşlenip serinlediğimiz, rekreasyonel ihtiyaçlarımızı giderdiğimiz; turizm için vazgeçilmez olan denizlerimizin içindeki dünyayı yeterince tanımıyoruz. Denizel biyolojik çeşitliliğimizi ve denizlerimizin yaşadığı devinimi, dönüşümü, bilmiyoruz. Denizimizin rengi neden solmuş, içindeki kirlilik yükünü neden yüzeye vurmuş, hasta mı, canı sıkkın mı; nefessiz mi kalmış bilmiyoruz.
Denizlerimizi anlamamızın yolu onu tanımaktan, içinde barındırdığı canlıları ve yaşam ortamlarını bilmekten geçiyor. Bu yapabilmenin en iyi yollarından biri de deniz canlılarıyla ilgili müzeler.
Ülkemizde son yıllarda denizlere olan ilgide önemli bir artış var. Bunu yaptığımız eğitimlerde görmek bize mutluluk veriyor. Özellikle gençlerde bu ilginin doruğa çıkması umut verici. Deniz canlıları müzeleri, gençlere denizlerimizi anlatabilmenin en iyi araçlarından biri.
Mersin Deniz Canlıları Müzesi ülkemizde bu eğitimleri son derece başarıyla ve sistematik biçimde sürdüren merkezlerimizden biri. Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bünyesinde kurulan müze, daha önce yemekhane olarak kullanılan kapalı alanın 2019’da fakülteye tahsisi ile ilk adımlarını atmış.
Prof. Dr. Deniz Ayas’ın öncülüğünde gelişen süreçte 2022 yılından itibaren zenginleşen deniz canlıları koleksiyonu, Doğu Akdeniz’in deniz ekosistemine dair bir veri tabanı oluşturmuş.
Koleksiyondan müzeye dönüşen çabaların öncüsü olan Prof. Dr. Deniz Ayas, “Öncelikle öğrencilerimize yönelik denizel biyolojik çeşitliliğin anlatılması konusunda bir faaliyet yapmak istedik. Bu çok ilgi çekti. Sonra ben bir proje yazdım ve yer tahsisi yapıldı. Deniz canlılarımızı sergilemeye başladık. Mersin ve çevresinde toplanan örnekler müze koleksiyonu için temel oluşturdu” diye özetliyor bu süreci.
Bugün 500’ün üzerinde deniz canlısı örneğine sahip olan Mersin Deniz Canlıları Müzesi’nin en önemli faaliyetleri arasında öğrencilere yönelik yaptığı eğitimler geliyor. Randevulu bir ziyaret sistemi geliştiren müzede haftada iki gün öğrencilere okyanus okuryazarlığı deneyimi kazandırılırken, ayrıca SHORE projesine dâhil olan okulların öğrencilerine yönelik eğitimler de yapılıyor.
Ülkemizde okyanus okuryazarlığının gelişmesi için, denizlerimizi daha iyi tanıyabilmemiz ve denizleriyle barışık bir toplum olabilmemiz için bunlar çok önemli adımlar.
Bilal Karataş ile birlikte hazırladığımız Deniz Müzeleri Programımızda bu hafta sizleri Mersin Üniversitesi Deniz Canlıları Müzesine götürüyoruz.
Program konuğumuz Prof. Dr. Deniz Ayas, kuruluşundan bugünkü etkinliklere kadar müzeyle ilgili birçok ayrıntıya yer verdiği sohbetimizde, ayrıca denizlerimizle ilgili birçok farklı konuya da açıklık getirdi.
Dr. Elif Özgür
https://www.facebook.com/elifozgur8
Deniz Müzeleri, 10. Bölüm: Prof. Dr. Deniz Ayas, Mersin Deniz Canlıları Müzesi, Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi