Çabalama kaptan ben gelemem

*Denizcilik bizim cennet vatanımızda zengin sporu olarak tanındığı için pek çok kişi mesafeli duruyor. Oysa Türkiye’nin en büyük dalış takımının Ankara’daki ODTÜ’den çıktığını düşünürsek kafaya takan da isterse pekâlâ yapabiliyor. Ben de Ankara’da doğmuş, büyümüş biri olarak kafaya taktım ve 4 yıldır amatör deniz kaptanıyım. İtiraf edeyim ilk sınava girişimde hafife aldığım için kaldım. İkincisinde azmettim; çalıştım, aslanlar gibi amatör kaptanlık ehliyetini aldım. Ancak anladım ki asıl dert ehliyeti alınca başlıyor. Asıl denizcilik denizde öğreniliyor. Son yıllarda yaz aylarım demiri nereye atacağım, demir tararsa ne yapacağım, bir koya girdiğimde kıçtan kara mı yanaşalım yoksa bordolayalım mı telaşı ile geçti. (Hem kaptan hem mürettebat olmanın dertleri saymakla bitmiyor sevgili denizsever sayın seyirciler!) Denizciliğe gönül vermenin olmazsa olmazlarından biri de denizcilik dergileri okumak. Türkiye’de yaklaşık 5-6 civarı denizcilik üzerine aylık yayımlanan dergi var. Denizciler aslında kendi içlerine kapalı bir topluluk. Sayıları bir avuç kadar olduğu için hemen herkes birbirini tanıyor. Nitekim tıpkı sosyete dergileri gibi denizcilik dergilerinde de üç aşağı beş yukarı hep aynı isimler, aynı tekneler ve aynı yarışlar var. Bu yarışlardan en önemlisi ise dünya çapında olan Volvo Ocean Race. İşte ben de yıllarca denizcilik dergilerine bakıp “Yahu adamlar ne acayip tekneler yapıyor kardeşim, yaptıkları yetmezmiş gibi bir de atlayıp dünya çapında yarışıyorlar” diye hayranlıkla baktıktan sonra bu yarışlardan birini yerinde izleme teklifinin üzerine balıklama atladım.

*Abu Dhabi’de hava sıcaklığı 27 derece. 4 saatlik bir uçuş sonrasında Hürmüz Boğazı’nın kenarında dünya yelkencilerinin gözünü diktiği, denizcilik dünyasının en büyük yarışlarından birinin başlama noktasındayız. Birazdan önümüzde sabırsızlıkla bekleyen görkemli yelkenliler bir dünya turuna çıkacaklar. Dünyanın en ünlü markalarının sponsor olduğu Volvo Ocean Race bir anlamda denizcilik dünyasının formula yarışı diyebiliriz. Yıllardır amatör bir denizci olarak sadece denizcilik dergilerinde görüp hayran kaldığım yelkenli teknelerin hemen önünde beklerken “Ah o yelkenlide ben de olsaydım” şarkısını içimden söylüyorum. Denizciler birer futbol takımı titizliğinde giydikleri formalarından yelkenlerinin rengine kadar içinde bulundukları teknelerle uyumlular. Birazdan Çin’e doğru yola çıkacak bu teknelerin kim bilir başına neler gelecek? Okyanusu aşarken azgın dalgalarda kaçının teknesinin yelken direği rüzgâra dayanamayıp kırılacak, kaçı kim bilir hangi maceralardan sonra bu yarışı bitirebilecek? Heyecan doruktayken yarış başlıyor. Önce önümüzde üç tur atıyorlar sonra ver elini Çin.

*Bir gece önce Abu Dhabi’ye indiğimizde böylesine bir restorana geleceğimizi hayal bile edemezdim. Deniz kenarında Venedik’te herhangi bir restoranı aratmayan lüks bir otelin terasındayız. Türkiye’den Volvo’nun davetlisi olarak gelen bir grup Türk gazeteciyle yazdan kalma bir gecenin şaşkınlığında sohbet ediyoruz. İlginç olan masada sadece denizcilik uzmanı gazetecilerin olmaması. Denizcilik öyle bir uğraş ki gezginlerden genel yayın yönetmenlerine kadar hemen herkesi bir yanıyla ilgilendirebiliyor. (Elbette denizcilik denilince Türkiye’de akla gelen ilk isim sevgili Gani Müjde de bizimle. Hatta inanır mısınız reklam dünyasının en renkli ismi Levent Erden bile bizimle sevgili deniztutkunu radyo dinleyicileri) Volvo’nun önde gelen isimlerinden biri olan Olle Axelsson Volvo Ocean Race’in genel bütçesinin toplam 1 milyar doları bulduğunu söylüyor. Bu yarış öyle ucuz bir ‘hobi’ değil. Volvo’ya maliyeti ise üç yılda bir 60 milyon euro civarında. Merakla “Bir araba firması neden bir yelken yarışına sponsor olur” diye soruyorum. “Sadece yelken yarışına değil golf turnuvalarına da sponsor oluyoruz” diyor. “Arabalarımızı kullananların hobilerini dikkate alıyoruz” diye ekliyor. Şaşırıyorum. İlginç bir araba satma tekniği! “Peki neden tekne üretmiyorsunuz” soruma ise o şaşırıyor. “Neden olmasın?” diyor. Bu sefer ben Türkiye’de gelişen tersaneleri anlatıyorum. Bir süre sonra sıkılıyor.

*Volvo Ocean Race’e katılan İspanya’da başlayıp İrlanda’da biten yarış 9 ay sürüyor. Tekneler genelde 11 kişilik ekipler tarafından yönetiliyor. Abu Dhabi çıkışında sadece 5 tekne vardı.

*Dünyanın en görkemli tekneleri önümüzden geçip ufukta kaybolurken bir grup gazeteci “Acaba bu gemilerde olmak ister miydik” diye konuşuyoruz. Açık söyleyeyim işi gücü bırakıp bu teknelerden birine atlayıp şöyle hızlı bir dünya turu atmak isterdim. Elbette bu teknelerdeki dünya turu Rahmi Koç’un dünya turuna benzemiyor. Zira bırakın uyuyacak yeri, tuvaletinizi yapacak bir yer bile mevcut değil (evet denize yapıyorsunuz). Yine de operasyon ve dava manyağına dönmüş bir ülkeden bir süreliğine böyle bir tekne ile kaçmak fena olmazdı diye düşünüyorum. Sahi aramızda böyle bir tekneye atlayıp tüm şu kaosa bir süre ara verip başını alıp gitmek istemeyen var mı?

Cüneyt Özdemir

Kaynak: Radikal

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !