Ateş Evirgen’in Köşesi

Türkiye Sualtı Federasyonu (TSSF)’nin son “Altın Palet “ sualtı fotoğraf yarışmasının katılımcı sayısı elimize geçtiğinde son derece umut kırıcı bir durumla karşılaştık. İlk kez 1987 yılında ODTÜ’nün düzenlendiği sualtı fotoğraf yarışmasına ben de katılmıştım. Katılımcı on kişiydi. Çeyrek asıra yakın bir süre geçti, camianın en büyük kurumu olan TSSF’nin düzenlediği fotoğraf yarışmasına katılım 1987 yılındaki katılımın biraz üzerinde. Video dalını hiç saymayalım, o dalda yarışanlar 3-4 kişi.

Onu da bir tarafa bırakalım, TSSF’nin 2010 planlı faaliyetlerinden olan ve Giresun ilinde düzenlenen “Zıpkınla Balık Avı Karadeniz Bölgesi Şampiyonası” na 12 takım 50 yarışmacı ile katılmış. Neredeyse Altın Palet sualtı fotoğraf yarışmasına katılımın iki katı kadar. Ve bu sadece bir bölge yarışması.

Bundan ne sonuç çıkarmalıyız? Artık sualtıcılar, sualtı fotoğrafçılığına, sualtı doğasına daha mı az ilgi duyuyor? Artık yarışmalara katılmayı kendine hedef edinmiş arkadaşlar kendilerini geri çektiler ve arkadan gelen yeni isimler mi yok? TSSF’nin katılım şartları kişiler için ağır koşullar oluşturuyor ve katılım maliyetli mi oluyor? Yoksa bu organizasyonların planlanan tarihlerinde hata mı yapılıyor?

Mutlaka ortaya çıkan tabloda bu soruların cevaplarının birinin veya birkaçının etkisi vardır.

Ama bir detay dikkatimizi çekti. Altın Palet yarışması ile uzun yıllardan beri aynı tarihlerde yapılan Kemer Festival’i hemen hemen aynı tarihe denk geldi. Gelen bilgilerde her iki tarafında beklenilen seviyede katılımcı bulamadığı yönünde. Her iki organizasyon için de önemli bir kaynak harcandığı, sponsorların devreye sokulduğu bir gerçek. Katılım azlığını bu tarih çakışmasına tam olarak bağlamamak gerekiyor ama bir etkisinin olduğu da muhakkak.

TSSF’nin varlık nedeni, ülkemizdeki her türlü sualtı faaliyetini geliştirmek, daha geniş kitlelere yaymaktır. Stratejisi bu şekildedir. O nedenle TSSF, bu ve benzeri organizasyonları yaparken ülkemizdeki benzeri organizasyonların takvimlerini iyi takip edebilmelidir. İlk bakışta BSK ve KETAV bu alanda güçlü organizasyonlarla sualtı fotoğraf ve film etkinliklerini/ festivallerini/ yarışmalarını uzun yıllardan beri başarı ile organize etmekte ve ülkemiz sualtıcılığına büyük hizmet vermektedir. Bunun gibi girişimler TSSF tarafından desteklenmelidir.

Bir CMAS organizasyonuna takım gönderebilmek için TSSF’nin bir organizasyonu tek başına üstlenmek gibi zorunluluğu da yoktur. Bu TSSF’nin yükünü de arttırmaktadır. TSSF , bu faaliyetleri kurumlara devretmelidir. Kendi üyesi olduğu uluslararası kuruluşların faaliyetleri için kuralları belirleyip , BSK, KETAV ve bunlar gibi başka kurumları akredite edip organizasyonu bu kurumlara delege ederek sualtı fotoğrafçılığının daha geniş kitlelere yayılmasını sağlayacak adımları atmalıdır. Fotoğraf, o fotoğrafı çekenin en önemli beceri belgesidir. Bu nedenle, o fotoğrafı çeken fotoğrafçının ülkemizi temsil edip edemeyeceğinin kararını TSSF, kendi tekelinde olan bir organizasyonla belirleme zorunluluğunda değildir. Tam tersine bu seçimi yukarıda adı geçen kurumlara ve diğer derneklere delege ederek, onları sahaya biraz daha inmeye teşvik ederek hem daha sağlıklı seçimler yapabilir, hem de kendi stratejisine uygun şekilde sualtı fotoğraf ve filmciliğinin yaygınlık kazanmasına ivme kazandırabilir. Çeyrek yüzyılda gelinen nokta bu olmamalıdır.

Esen kalın

Ateş Evirgen
www.sualtidunyasi.com.tr

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !




https://www.sualtigazetesi.com/wp-content/uploads/image-2-3.png