TOLGA FAHRİ CAKMAK YAZDİ: SULTANAHMET KAN AGLİYOR…!

25 Ağustos 2014 Pazartesi

TOLGA FAHRİ ÇAKMAK- turizmhaberleri.com/ İstanbul

Türkiye bir turizm cenneti. Pek çok farklı alternatif turizm çeşidini turiste sunabilen arz yönünden zengin bir coğrafya. Özellikle Anadolu’nun tarihsel niteliği sebebi ile kültürel zenginliği çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmakta. Ve bu zenginlik içerisinde İstanbul’un yeri çok farklı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre 2013 yılında Türkiye’ye gelen turist sayısı 37 milyon civarında ve İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerince de bu rakamın yaklaşık dörtte biri yani 10 milyonu İstanbul’a gelmiş. İstanbul’a gelen turistlerin ise olmazsa olmaz uğrak yeri ve İstanbul turlarının merkezi Sultanahmet Meydanı.


Fakat bu gün İstanbul’da rehberlik yapan rehberlerin Sultanahmet meydanında neredeyse can güvenliği olmadan mesleklerini icra ettikleri her gün gelen bir başka darp ve taciz haberi ile tescillenmiş durumda.

Sultanahmet meydanı maalesef Hanutçu denen, kaçak bir şekilde rehberlik yapan, ülke ve bölge tarihine dair yalan yanlış bilgileri turistlere aktarırken tek amacı onlara bir şey satmak olan veya anlaşmalı olduğu halıcı ve dericilere sokmaya uğraşan, bu gün adeta örgütlü bir mafyaya dönen kişilerin eline kalmış durumda. Rehberler grupları ile müze ve cami önlerinde giriş yapmak için saatlerce sıra beklerken Hanutçular ” her nasılsa ” bu yerlere sıra beklemeden girebiliyor. Rehberler gruplarına anlatım yaparken hiç saygı duymadan grup içerisine girip bir şeyler satma ve pazarlama derdine giriyor. Gruptan sorumlu rehber bu kişileri uyardığında ise tereddütsüz bir kaba kuvvetle karşılaşıp darp ediliyor, tacize uğruyor, hem maddi hem de manevi anlamda zarara uğruyor.

Bu gün gelinen noktada öyle bir ” yavuz hırsız ev sahibini bastırır ” konumu mevcut ki sanki profesyonel kokart sahibi rehberlerin Sultanahmet’te rehberlik faaliyetinde bulunması yasa dışı ama bu nereden geldiği belli olmayan hanutçuların yaptıkları iş yasal. Ne zaman bir darp olayı olsa kısa sürede bölgeden kaybolan hanutçular polis gelene kadar zaten alanı boşaltmakta ve ne polis ne de bir başka etmen yaptırım olmaması sebebi ile çaresiz kalmakta.

Bu olaya sadece rehberler işlerinden oluyor gözü ile bakmak da olayı tamamen mikro bir çerçeveye indirecektir. Bu durum tamamen turizmi baltalayan bir mevzu. Turistler alenen profesyonel olmayan, tek amacı turistin satın alacağı üründen kendisine kalacak olan komisyonu arttırmak olan kişilerin eline emanet. Günümüz turisti yirmi yıl önceki gibi önüne ne konulursa yiyen ve eskisi gibi kötü niyetli kişilerin rahatlıkla aldatabildiği bir yapıda değil. Anadolu kültürünü öğrenmeye gelen, bilinçli ve ne öğrenmek istediğini, bunun da ederinin farkında olan kişiler. Bu profile sadece satış odaklı bakmak, insan gözü ile değil de para gözü ile yaklaşılmak onları son derece rahatsız ederken aynı zamanda ülke imajına da fevkalade zarar vermekte.

Bu durum hiç değişmeden şu anda olduğu gibi artarak devam ederse rehberler bir süre sonra Sultanahmet Meydanına can güvenlikleri olmaması sebebi ile girmek istemeyecektir. Son çare olarak grupları burada sadece serbest zaman verecek ve her an bir darp, taciz tehlikesi olan alanda rehberlik yapmayacaktır. Çünkü bu tarz yıldırıcı olaylar rehberlere ciddi anlamda zarar vermekte, kimi rehberler mesleği bırakmaktadır.

Peki ne yapılması lazım?
Başta yaptırımların işlerlik kazanması gerekmekte. Kaçak rehberlik faaliyetlerinin cezası yasal olarak olan bir şey fakat ne yazık ki işlerlik anlamında bir şey ifade etmiyor. Rehberi darp eden hanutçuyu polisler yakalasa da tutuksuz şekilde salınıp bir sonraki gün yine Sultanahmet Meydanında bu insanları görmek mümkün. Dolayısı ile bu işi yapıp Türk turizmine zarar verenler net bir şekilde caydırıcı nitelikte cezalandırılmalı.

Aldığımız bilgilere göre İstanbul Rehberler Odası bir tane olan denetmen grubunu ikiye çıkarma peşinde. Bunun için de gerekli izinleri almaya uğraşıyor. Denetmen sayısı ne kadar fazlalaşırsa denetimlerinde o kadar efektif gerçekleşeceği ortada. Bu günkü tek denetmen mantığı ile on milyon turist kapasiteli bir şehrin altından kalkabilmek mümkün değil. Bu bağlamda yerel yönetimler tarafından İRO desteklenmeli ve denetmen sayısının arttırılmasına olanak sağlanmalı.

İRO ve TUREB arasındaki anlaşmazlık acil bir şekilde çözülmeli. Bu durum bakanlık seviyesinde dahi hoş görünmemekte. Bireysel sebeplere dayanan kaprisler yüzünden rehberler heba edilmemeli. TUREB’in Hanutçulara dikkat çekme amacı ile İstanbul’da yaptığı basın açıklamasına destek vermeyen İRO bu tavrından vazgeçmeli. Nasıl rehberlerimiz için önemli diyerek kurum içi yazışmaları izinsiz bir şekilde oda rehberlerine mail atabiliyor ve kamuoyuna sunabiliyorsa, TUREB tarafından tertip edilen bu toplantıyı da içselleştirip rehberlerine duyurması gerekirdi, şeffaf oda zihniyetini sadece belirli konularda kullanmamalı diye düşünüyorum! Aynı şekilde TUREB’de bu basın toplantısını belki çok daha önce İRO ya haber verebilir ve gerekli duyuruların yapılması hususunda baskı yapabilirdi veya doğrudan ortak organizasyona çevirebilirdi. Tabi burada üst oda yönetiminin böyle bir şeye girişmesi ve alt odanın destek vermesi en olması gereken hiyerarşik düzendir.

ÖZETLE :
Sultanahmet tıpkı şu anda olduğu gibi öksüz bırakılmaya devam edilirse; her an çok daha ciddi bir rehber tacizi söz konusu olabilir ki zaten her gün buna yakın haberler duymaktayız. Bu sistem bu şekilde sabit devam etmesi beklenemez. Ya artarak devam eder ya da kökten çözüm üretilir. Hanutçu meselesini tek başına İRO’dan çözmesini beklemek insafsızlık olacağı gibi İRO’nun da çözüm çabalarına destek vermemesi kabul edilebilir bir durum değildir. TUREB, TÜRSAB, Bakanlık ve gerekli idari yönetimler ortak bir çalışma ile Sultanahmet meydanını ülke turizminin geleceği adına kurtarması gerekmektedir.

Kaynak: turizmhaberleri.com

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !