Önce bir sevinç çığlığı sonra denizi tarayan bakışlar… Teknede giderken biri kaplumbağa gördüğünde olan şeyler… Ama az sonra anlaşıldı ki ters giden bir şeyler var.
Kaplumbağanın üzerinde görünen kırmızı ağ şamandıraları… Dalmaya çalışan ama bunu yaparken çırpınarak ağa daha çok dolanan bir kaplumbağa… Hemen bıçakları alıp atlıyoruz…
Görüntü korkunç… 15 metre uzunluğunda, derinlere doğru sarkan, Caretta’yı sarmalamış olan ağ aşağıdan büyük bir kaldırım taşına bağlı. Hayvan nefes alabilmek için büyük çaba harcıyor. Hemen yanına yüzüp ağı kesmeye başladım ancak benden gelen bu hareketlilik hayvanı iyice panikletti.
Daireler çizerek dalmaya başladı ama bir noktada hali kalmayan Caretta durdu, taşın ağırlığı ile dibe doğru batmaya başladı. Tükendi… Gözleri kapandı…
Dalış arkadaşım dibe doğru hızlı bir inişle taşı kaldırınca yeniden canlanan hayvan yüzeye çıkıp nefeslendi. Takip eden 20 dakika boyunca bu yuvarlanma ve mücadele bu þekilde devam etti.
Sonunda şansın da yardımıyla son bir hamle ile son ağ parçalarını da kesip bıraktığımız Caretta büyük bir hızla dalarak uzaklaştı. Tekneye döndükten sonra olanları düşünürken ve çıkarttığımız ağı incelerken birden aklıma şu soru geldi.
Ya bu son Caretta olsaydı… Ve bizim yolumuza çıkmasaydı… Sırf keyif olsun diye kıyıdan 150-200 metre uzağa atılmış, belli ki rakısına meze arayan birinin ağı… Muhtemelen kalan son Caretta’yı da öldürecek olan şey bu olacak… Hiç ihtiyacı olmadığı halde, çoluğuna çocuğuna harcayabileceği zamanı ve parayı hiç üşenmeden yatırdığı bu balık ağı… Ya da parekete oltası ya da zıpkıncının biri… Hangi birini sayalım… Yalnızca zaman meselesi, son Caretta’nın, son Orfoz’un, son Grida’nın keyif ağlarından birinde ya da parekete oltalarında can vermesi… Kim bilir ne kadar zamanları kaldı.
A.Uğur Ergen
www.derindivingcenter.com
info@derindivingcenter.com