SG Tematik | Kadın ve Dalış | Hande Yetkin

Karadenizli bir ailenin çocuğu olarak su üstünde ilk kulaçlarımı hatırlayamayacağım kadar küçük bir yaşta attım. Kıyılarda başlayan deniz tutkum zamanla yetersiz gelmeye başladı. Denizle daha fazla haşır neşir olabileceğim bir meslek arayışına yöneldim ve uzun yol kaptanı olan dayımın seçtiği yoldan ilerlemeye karar verdim. Hem kişisel hem de ailevi birtakım sebeplerden ötürü bu idealimden vazgeçmek zorunda kalsam da denizden kopmamak için sürekli kendimi geliştirmeye çalıştım. Üniversite tercihlerimi yaparken de özellikle sualtı sporları kulübü olan okulları değerlendirdim ve nihayet 2015’te Boğaziçi Üniversitesinde, Boğaziçi Üniversitesi Sualtı Sporları Kulübü (BÜSAS) ile dalış macerama başladım. Bir süredir BÜSAS’ın online sualtı sporları ve araştırmaları dergisi olan “derin”e de yazar olarak destek veriyorum.

Yazılarım için araştırma yaparken denk geldiğim kadarıyla dalış camiasındaki kadınların büyük bir bölümü maruz kaldıkları bazı davranışlardan ve özellikle de ön yargılardan rahatsız. Benim içinse böyle bir durum hiçbir zaman söz konusu olmadı açıkçası. Okulumuz vizyonu gereği her alanda eşitliğe özen gösteriyor, kulüpte de doğal olarak kadın olmanın farklılık yarattığı bir durumla karşılaşmıyoruz. Malzeme seçimlerini beraber yapıyoruz ve cinsiyet ayrımının gözetilmediği bir ortamda tabii ki renklerin de bir önemi kalmıyor. Benim tercihim başta -neredeyse tamamen- siyah ağırlıklı olmuştu ve pek renk beklentim olmamıştı dürüst olmak gerekirse. Bundan sonra alacağım malzemelerdeyse renk bağlamında tek kriterim fosforlu, neon seçenekler olması. Hem malzemelerin teknede karışmaması, hem de sualtında ve üstünde fark edilmenizi sağlayarak bir bakıma güvenlik sağlaması açısından bu renkleri seçmenin daha doğru olacağını düşünüyorum.

Dalış kısmından bahsedecek olursak, bu zamana kadar gözlemleyebildiğim kadarıyla sualtında merak uyandıran şeyler üç ana başlık altında toplanıyor: Canlılık, yer şekilleri ve batıklar. Hepsinden ayrı ayrı etkilensem de canlılar her zaman önceliğim. Canlıları doğal rutinlerinde gözlemlemeyi de onlar hakkında araştırıp yazmayı da seviyorum. Yine de sualtına dair kariyer planlarım günden güne değişkenlik gösteriyor, bu yüzden net bir şekilde şu kulvarda ilerlemek istiyorum gibi bir cümle kurabilmem imkansız. İki senedir bu sporda aktifim ve kesin bir gelecek planı çizmek için biraz daha araştırma yapmam gerektiğini düşünüyorum. Seçenekler bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az görünse de aslında iş yelpazesi bilinenden biraz daha geniş. Karakterimi ve merakımı tam anlamıyla tatmin edecek, aynı zamanda fiziksel ve mental olarak da koşullarını sağlayabileceğim bir alan bulduğumda o alanda uzmanlaşmak istiyorum. Uzmanlaşacağım konunun beni mutlu etmesi, güçlü hissettirmesi ve merakımı canlı tutabileceğim bir motivasyon sağlaması çok önemli. Hakkını veremeyeceğim, kendimi sürekli diken üstünde hissedeceğim, neşeyle çalışamayacağım bir şey için zamanımı harcamak istemem. Bu faktörlerin tamamının dalış sporunun dinamiğiyle de birebir örtüştüğünü düşünüyorum. Dikkat, motivasyon, kararında özgüven, sorumluluk bilinci, hem mental hem de fiziksel güç ve rahatlık konforlu bir dalış için olmazsa olmazlar. Sözün özü; gerçekten gönül vermediğiniz takdirde devam ettirmenizin pek de mümkün olmadığı, sualtı dünyasının size sunduğu eşsiz güzellikleri de göz önünde bulundurduğunuzda özen gösterilmeyi ve saygı duyulmayı fazlasıyla hak eden bir spor. Gelişime açık, ilkeli, araştırmayı seven, bu spora tutkuyla bağlı dalıcıların, -bilhassa kadın dalıcıların- kendilerine bu camiada daha fazla yer bulabildiği bir gelecek diliyorum.

Hande Yetkin

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !