Tarihi yaklaşık bin yıl öncesine dayanan İstanbul’un kayıp adası Vordonisi’nin gizemini çözmek isteyen dalgıçlar yine dalış yaptı.
Prof. Dr. Semavi Eyice’nin kaynaklarında belirtilen ve 1010 yılındaki büyük İstanbul depreminde sular altında kaldığı düşünülen Vordonisi’nin derinliklerine dalan 3 kişilik dalış ekibi, insan yapısı izlenimi veren oluşumlar üzerinde dolaştı.
Gizemleriyle kaşifleri kendine çekiyor
1200 yıl önceki İstanbul haritalarında Prens Takım Adaları’nın kıyıya en yakını olarak tasvir edilen 2 ada, günümüzde görülmediği için gizemini koruyor. Yıllardır araştırmacıların ve bilim insanlarının dikkatini çeken ve kulaktan kulağa yayılan efsaneleriyle Anadolu Yakası’nda yaşayanların sohbetlerine konu olan Vordonosi’nin kayalıkları, karadan esen rüzgarla (Poyraz) açık denizde ortaya çıkarken Bostancı-Adalar vapuruna binenler tarafından görülebiliyor. Bizanslıların ‘Küçük Ada’, Osmanlıların ‘Manastır Kayalıkları”, günümüz denizcilerinin Höreke Taşı ya da Dilek Kayalıkları adını verdiği Vordonisi’yi, ilk kez 2004 yılında Türk Sualtı Sporları Federasyonu Başkanı Inkılap Obruk, gazeteci Ardan Zentürk ve yazar Halit Kakınç’ın gündeme getirmişti. 2012 yılında Milliyet Gazetesi’nin Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ile yaptığı dalış haberinde sualtı fotoğrafçısı Alp Baranok ve dalış eğitmeni ramazan Alkan görev almıştı. 2 yıl sonra Heybeliadalı sivil toplum gönüllüsü Volkan Narcı, sualtı rehberi Serco Ekşiyan ile sualtı görüntüleme uzmanı Mert Gökalp ve Gökhan Karakaş, Vordonisi’nin gizemlerini aramıştı. Alp Baranok ve Mert Gökalp’in çektiği görüntüler Vordonisi’nin ilk dijital görüntüleri olurken, Vordonisi için ilk bilimsel çalışmayı da Maltepe Belediyesi desteğiyle Düzce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Bilir yapmıştı. Deniz bilimcilerin, jeologların, arkeologların ve tarih meraklılarının ilgisini çeken sualtındaki adaların UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girmesi amaçlanırken, iki sualtı fotoğrafçısı kış dalışı gerçekleştirdi. Ali Ethem Keskin ve Yavuz Pilevneli’den oluşan sualtı ekibine Milliyet muhabiri ve Deniz Kartalı haber portalının sahibi Gökhan Karakaş’ta eşlik etti.
Sürgün Adasındaki Manastır
Dalış ekibi, bölgeyi çok iyi bilen ve bilimsel çalışmalara rehberlik eden Büyükadalı dalgıç Serco Ekşiyan’dan detaylı bilgi aldı. Dalgıçlar, antik haritalarda Bostancı-Küçükyalı sahiline 1,5 km uzaklıkta çizilen Vordonosi adasının sular altında kalan kısmında, İstanbul Patriği Fotios’un yaptırdığı manastırı aradı. Bizans döneminde sürgün adası olarak kullanılan ve 810-893 yılları arasında üzerinde yaşayan Patrik Fotios’un mezarının da bulunduğu düşünülen Vordonisi, kış mevsimine rağmen yılın güzel görüşünü sundu. Manastırın kalıntısını arayan dalgıçlar Marmara Denizi’nin en berrak sularında insan yapısı olabilecek kalıntıları ararken, katmanlaşmış oluşumlarla karşılaştı. Bir depremle sular altında kaldığı düşünülen ve Sivriada’dan bile küçük Vordonisi’nin batmadan önce barındırdığı yaşama dair izler arayan dalgıçlar farklı gelen her oluşumu görüntüledi. Derinlik 0-6 metre arasında değiştiği ve kayaların büyük tehlike yaratması nedeniyle küçük teknelerin bile girmeye çekindiği Vordonos’un çevresinde dolanan dalgıçlar, denizyıldızı, midye ve yeşil yosunun alanı tamamen kapladığını gördü.
“Marmara ve Silivri depremleri bana hatırlattı”
Deneyimli dalgıç ve sualtı görüntüleme uzmanı Ali Ethem Keskin, “Maltepe ile Kınalıada arasındaki Manastır Kayalıkları’nı uzun süredir merak ediyordum. 1999 Marmara Depremi’nin ardından denize kayan kara alanı, çınar ağacı ve beton yapılar merakımı körüklemişti. 26 Temmuz’daki Silivri Depremi bana batık adayı hatırlattı. Önceki dalışlarda bahsedilen 45 derecelik duvarı bulmak ilk amacımdı. Serco’nun bahsettiği güçlü sürpriz akıntının bizi sürüklemesinden korkuyordum ama olmadı. Teknemiz karaya oturma riskinden dolayı yaklaşamayınca ekipmanlarla 100 metre kadar yüzdük ve dalışa geçtik. İnsan yapısı olduğunu düşündüğümüz blokları aradık. Deniz kestanesi ve midyelerin tüm bölgeyi kapladığını gördük. Böyle bir gizemin peşinden gitmek ve kayıp adanın üstüne dalmak çok heyecan vericiydi” dedi.
Tarihi miras keşfedilmeyi bekliyor
Sualtı fotoğrafçısı Yavuz Pilevneli ise, “Hep anlatılan ve gizemi çözülemeyen Vordonosi’yi sualtında görmek heyecanlandırdı beni. Manastıra ait taş yapılar aradık ve gördüğümüz hemen her şeyin fotoğrafını çekerek anlam vermeye çalıştık. Vordonosi, ülkemizin derinliklerinin de çok zengin bir tarihi miras barındırdığını kanıtlıyor” dedi. Serco Ekşiyan ise, “Şimdiye kadar çalışmalar hep yüzey araştırmasıydı. Son dalışta ve hava fotoğraflarında tespit edilen duvar kalıntıları detaylı çalışma yapılma zorunluluğu doğurdu” dedi.
Gökhan Karakaş {Milliyet}
DENIZKARTALI Haber Portalı