Şimdi söyleyin bakalım. Elinizde M.Ö. 7-6. Yüzyıllara tanıklık etmiş bir Lesbos amforası olsa; (Bknz.Fotoğraf-1) o dönemde kimlerin yaşadığını veya o amforadan kimlerin şarap içtiğini merak etmez misiniz? Edersiniz biliyorum. Edince de benim gibi yüzlerce yıl öncesine gidersiniz. Peki o tarihte o adada sizi kim karşılayacaktır. Tabiki Sappho..
Eski çağların en büyük kadın şairi. Fırtınalı yaşamı, skandal aşkları ile lezbiyen (Lesbosien) kelimesini Lesbos’tan dünya sözlüklerine sokan kadın. Bazı kaynaklara göre rahibe, bazı kaynaklara göre fahişe; Lesboslu soylu.. Bedensel hazların, tutkulu aşkların,tutuşmuş ruhların şairi. İsyankar ve çılgın, sıradışı ve aydın, asil ve uçuk kadın.
Yunan kolonileşme hareketlerinin henüz sona erdiği, Arkaikten klasik döneme henüz geçildiği bu yüzyıllarda Sappho da okulundaki genç ve güzel kızları eğitiyordu. Onlara edebiyat-felsefe dersleri veriyor, ayrıca derinleşme isteyen meraklı öğrencilerle ise ders sonrası bizzat ilgileniyordu..(!) Ve o dönemlerde Lesbos şaraplarının kalitesi, antik çağların en iyi şarapları sayılan sakız adası şaraplarıyla kıyaslanıyordu.
Gelin burada minik bir ara verelim hayal gücümüzün fırça darbeleriyle bir tablo yapalım (sonra yine kaldığımız yerden devam ederiz)
Bu tabloda;
Bir sedire uzanmış Sappho derin ve melankolik ufka baksın ve güneş akşamın kızıllığında altın bir tepsi gibi yavaş yavaş Ege’nin lacivert sularına batsın. Hizmetliler amforadan doldurdukları kupayı dalgın Sappho’ya sunarken, arka fonda bahçedeki mermer heykeller ile, uzaktaki yelkenliler ışıldasın..
{Bu rölyef, yukarıdaki tasvirden sonra yapılmıştır.
İnayet Türkoğlu – Mustafa Aydemir ortak çalışmasıdır.}
Tablomuz biraz şiirsel oldu ama, bu amfora yazılarının bir amacıda amforalar sayesinde hayal gücünüzü harekete geçirmek, tarihi olayları, kişileri öğrenmek değil midir? Tarih bilgisiyle zenginleşip, o insanlarla bütünleşip gelişmek değil midir? Geçen yazımda dediğim gibi işte bunun için bir amfora sadece bir amfora değildir. Tarihin bu sır küplerine siz yeter ki bakmasını bilin. Siz yeter ki onların tanıklık ettiği tarihin geçmişini merak edin. Çünkü merak ettikçe öğrenecek, öğrendikçe sevecek, sevdikçe gelişeceksiniz. Mustafa Aydemir olarak ben bunu denedim. Sizde deneyin. Bana hak vereceksiniz.
Mesela bu amforaların imal edildiği tarihlerde Ege suları da pek durgun değildir. M.Ö. 494’te Persler Milet önünde Yunan donanmasını bozguna uğratırlar. Ama bundan 4 yıl sonra da (490) önce maratonda; 10 yıl sonrada (480) Salamis deniz savaşında kendileri hezimete uğrarlar.
{M.Ö. 7.6.yy.da SAPPHO döneminde üretilen bu amforalar genelde siyaha yakın veya koyu gri renklidirler. Boynun gövdeye oranı önceleri 1/5 iken, daha sonra boynun oranı 1/4 e kadar uzamıştır. Bu amforalarda hayli geniş olan karın bölgesi aşağıya doğru daralarak inse de, yine de amforaların ayakta durmasını sağlayacak kadar düz ve kesiktir. Bu dönemin ilk amfora protipi ise 387 nolu amforadır.}
Ege’deki bu karışıklıklara rağmen klasik çağın altın adamları da tarih sahnesine yine bu devirlerde çıkmaya başlarlar. Bu dönemlerde olasıdırki Aiskilos (526-456) , Sofokles (496-406) , Öripides (480-406) tip-2 amforalarından Lesbos şarapları içmişlerdir. Aynı yy.larda bu amforalardan başka kimler şarap içti acaba derseniz, şaşırabilirsiniz.
Çünkü bu yıllar Yunanlıların Minos-Fenike-Mısır ve Anadolu uygarlıklarından beslenerek büyüttükleri insanlığın ortak kültürel miraslarını, yepyeni bir yorum ve düşünceyle, Edebiyat-Resim-Heykel-Mimari-Felsefe ve diğer dallarda yeniden yarattıkları ve tüm insanlığa armağan ettikleri yıllardır. Klasik çağın altın adamları Aristo-Sokrat-Platon-Fidyas-Skopas-Perikles-Hipokrat-Pisagor-Heredot-Tükidides-Ksenefon ve daha niceleri bu yüzyıllarda yaşamışlardır. Parthenon da (M.Ö.447) bu yıllarda yapılmıştır.
{Tip 1/A nın hemen ardından (M.Ö. 6.yy.) üretilen bu amforalarda dip kısım biraz daha sivrilmiş ve incelmiştir. Kulplar tüm Lesboslarda olduğu gibi dışa doğru gergin bir kavisle gövdeye bağlanır. Ağız kenarındaki dışa çıkıntılı dudaklar biraz daha kalınlaşıp belirginleşir.}
Oysa bu yıllar yine de arada bir savaş rüzgarlarının da estiği yıllardır. Her nekadar Yunanlılar kurdukları deniz aşırı kolonilerle çok zenginleşmişler, yerleşik bir düzene geçip kültür ve sanata daha çok zaman ayırır olmuşlarsa da, Batıda Atina-Isparta çekişmesi, Doğuda Pers tehlikesi tüm Ege gibi Adaları da bu savaş isyan ve çalkantıların içerisine çekmiştir.
Mesela 27 yıl süren Peleponnes savaşlarından sonra 410 da Lesbos adası Euboia-Sakız ve Milet le birlikte Isparta ve Pers desteğinde Atina’ya baş kaldırmıştır. Bu başkaldırı Erdekte Atinalılar tarafından ezilmişse de, 5 yıl sonra bu kez Ispartalılar Atinalıları Argospotamoi Deniz Savaşında yenerek adalıları bu kez kendilerine bağlamışlardır. Adalıların kaderi zaten Atina -Isparta ve Perslerin güç dengesine göre sürekli değişmiştir. 4.Fotoğraftaki Tip 2/B amforalarından sonra Lesbos amforaları hakkında yeterli bir bilgi yoktur.
{Lesbos amforalarındaki ilk prototip formun gelişimi M.Ö. 5.yy.da da
gelişimini sürdürmeye devam eder. Bu çağda gerek ustalık, gerek teknik, gerekse estetik açıdan amforalar hayli ileri bir düzeye ulaşmışlardır. Bu amforalarda boyun biraz daha silindirik bir hal almış amfora gövdesi aşağıya doğru hafif üçgenleşmiş ve dip biraz daha uzatılmıştır. Hatta bazı amforaların kulp üstleri Rodos ve Knidos kulpları gibi biraz sivrileştirilmiştir.}
Bazı uzmanlarca Karadeniz Sinop amforaları ve Heraklia (Karadeniz Ereğlisi) amforaları benzeri amforalar daha sonraki yüzyıllarda üretilen Lesbos amforalarının devamı sayılmışsa da bunların doğru olmadığı ve bu amforaların gerçek Lesboslarla uzaktan yakından herhangi bir akrabalıklarının olmadığı açıktır. Lesboslular da birden bire üzüm bağlarını yok edip tarih sahnesinden çıkmadıklarına göre, belki de bu dönemden sonra imal edilen Lesbos amforalarını bugün menşei bilinemeyen amfora grupları içerisinde aramak gerekebilir. İnanıyorum ki ileride yapılacak kara ve deniz kazıları ile adada bulunacak yeni amfora fırınları bize gelecekte daha sağlıklı bilgi sunacaktır.
{Lesbos’un amfora çamuru yoğuran elleri bence ustalıklarının doruğuna M.Ö. 4. yy çıkmışlardır. Bu fotoğrafta gördüğünüz amforalar yüzyılların içilen süzülüp gelen arayışların son noktasıdır. Sakızın M.Ö. 4.yy amforası nasıl özel bir formsa, bu amforalarda o kadar özel ve o kadar güzeldir. Son derece
kıvrak hareketli ve özgün bir biçime sahip olan bu amforalarda hacim biraz küçülüp dip aşağıya doğru iyice uzatılmıştır.}
NOT: Bugüne kadar faydalandığım kaynakları, her yazının içinde mutlaka ismiyle belirttim. Yararlandığım bu kaynaklar zaten sınırlı olduğu için bunları her yazının sonunda tekrar tekrar yazmaktansa bu yazı serisinin sonunda sizlere bir defada vermekti. Ama ben farkına varmadan bu amforalar dizisi 9. bölüme gelmiş. Bana sorarsanız en az bir 9 bölüm daha yazarsam içimdekileri sizlere ancak anlatabileceğim. Onun için hiç olmazsa yolun yarısında da olsa bu kaynakları sizlere bu sayıda mutlaka vermem gerektiğini düşünüyorum.
Geçen yıl Mısırdan Deniz Magazin dergisine yazan Fransız amfora uzmanları da beni bu yüzden eleştirmişlerdi. Dergi sayfalarını ekonomik kullanma adına, her sayıda bu fihristi size veremesem de arada bir vermenin faydalı olacağına inanıyorum. Sizlere sıraladığım ve sürekli faydalandığım bu kaynaklardan bence en önemlisi Sn. Ersin Doğer’in ‘’Antik Çağda Amforalar’’ adlı 1991’de yayınlanmış küçük kitapçığıdır.
{Lesbos amforalarının soy kütüklerindeki en belirgin ortak özelliklerinden birisi de “Fare kuyruğu” adı verilen, kulpların gövdeye bağlandığı yerdeki kabartma çizgidir. Kulbun hemen altından incelerek aşağıya uzanan bu zarif çizgi, bence adalı ustaların yüzyıllarca kullandıkları ortak bir imzadır.
Ve böylesi bir imza sadece Lesboslarda vardır.}
Biliyorum ki Türkiye gibi sualtı hazineleri hayli zengin olan ülkemizde böylesi kitapların sayısı artacak ve bizleri de aydınlatacaktır. Bildiğiniz gibi ben amforalar hakkında sadece kuru teknik bilgiler vermiyorum. Onları sevdirmek adına onların ruhunu, duygusunu, geçmişini de sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Benim bu yazılarda herhangi bir bilimsellik iddiam yok. Farz edin ki bütün bunlar sadece bir koleksiyonerin amforalar hakkındaki ilginç yorumlarıdır.
Böylesi farklı bir bakış açısının da oldukça kurak ve dar bir ilgi alanı olan amforalar konusunda yeni bir heyecan yaratacağını umut ediyor. Bunun gelecekteki sonuçlarını zamana, taktirini ise sizlere bırakıyorum.
SAPPHO: (M.Ö.7.yy. Başı 6.yy. Ortası) Lesbos’un ünlü ve asil bir ailesinin kızıydı. Gençliğinde Kerkolos adlı zengin bir adamla evlendi. Bir kızı oldu. Siyasi nedenlerden dolayı Lesbos’un diğer soylularıyla birlikte Sicilya ya sürüldü. Dönüşünde adada kızlar için bir okul açtı. Entelektüel bir çevrede farklı bir yaşam sürdü. Şiirlerinde aşkı, güzelliği, ümit ve ümitsizliği anlattı. Daha sonra Phaon adında bir kayıkçıya aşık oldu. Aşkına karşılık bulamayınca kendini Leakus kayasından atarak intihar etti. Duygulu şiirleri Akdeniz Dünyası şairlerini yüzyıllarca derinden etkiledi. Sappho’nun adı, yaşamı, ölümü daha sonra Antikitede mitleştirilerek resim ve heykel gibi bir çok sanat dallarına konu teşkil etmiştir.
Mustafa Aydemir
info@mustafaaydemir.com
KAYNAKLAR
Par D. Fonquerle Classification des Amphores d’ Adge /1964 Jean-Pierre Jancheray Classıfıcatıon Desamphores /1976 Prof.Dr. Ersin Doğer Antik çağda Amforalar /1991 Oğuz Alpözen T.sualtı arkeolojisi /1975 Oğuz Alpözen Harun Özdaş Bodrum Sualtı Müzesi Bahadır Berkkaya Ticari Amforaları /1995 Mustafa Aydemir Amfora dökümantasyonları dosyası Mustafa Aydemir Amfora koleksiyonu Müze envanter defterleri (1981-2001) Martine Sciallano Patricia Sibella Amphores /1994 George F. Bass Bodrum sualtı arkeolojisi Müzesindeki batıklar /1996 Prof.Dr. Bilge Umar İlkçağ Türkiye halkı /1999 Prof.Dr. Halil Demircioğlu Roma tarihi /1998 Prof.Dr. Nermin Sinemoğlu Tarih öncesinden Bizans Sanat tarihi /1984 Ord.Prof.Dr. Ekrem Akurgal AnadoluUygarlıkları /1995 Seton Lloyd Türkiyenin tarihi /1998 G. Richter Yunan sanatı /1969 Strabon Coğrafya /1985 Tamara Talbot Rice Bizansta günlük yaşam /1998 Philip Mansel Konstantinopolis /1995 Herodotos Heredot tarihi /1983 Martin Bernal Kara Atena /1998 C.W. Ceram Tanrıların vatanı Ksenephon On binlerin dönüşü /1975 J.G. Landels Eski Yunan ve Romada mühendislik / 1998 Anadolu /1992 Prof. Belkıs Mutlu Mitoloji /1977 Doçent Dr. Azra Erhat Mitoloji sözlüğü /1993 Şefik Can Klasik Yunan mitolojisi /1970 Tufan Turanlı Denizlerimizdeki tarih /1999 Dr. Selçuk Gür Antik sikkeler /1976 R.E. Wycherley Antik çağda kentler nasıl kuruldu /1986 Sanat dünyamız Y.K.Y. Bizans özel sayısı / Atlaslı uygarlıklar ansiklop. Eski yunan /1987 İnkilap ve Aka y.Eski Yunan sanatını tanıyalım /1982 İnkilap ve Aka y.Eski Roma sanatını tanıyalım /1982 Karaca ansiklopedisi Mısır, eski Roma I.II.III Antik çağda Fenikeler Eski Yunan I.II.III. /1984 M.E.B.Celal Esat Arseven Sanat ansiklopedisi /1975 Gelişim yayınları Büyük Larousse ansikl. /1986 Arkeoloji ve sanat dergisi Süreli yayınları