Kadın balıkçılar gündeliğe gidiyor

“Bazen kocaya kızıyorum, atlıyorum tekneye dört beş gün denize açılıyorum” diyor kadın balıkçılar.

Beyaz yaşmağın çevrelediği yüzü, pırıl pırıl parlıyor… Her gün denize çıkmaktan teni iyice kararmış. Ama yüzündeki çizgilerin nedeni güneşten ziyade, tek başına verdiği hayat mücadelesinden…

Seniha Başak, 47 yaşında. Kocası 11 yıl önce vefat etmiş. Seniha, o gün bu gündür bildiği en iyi işi yapmaya, yani balıkçılığa devam ediyor. Parakete ya da “bırakma ağcılığı” denilen geleneksel yöntemle avlanıyor. “Ağı çekiyorum, temizliyorum, atıyorum” diyor. Tek başına! Bazen günlerce açık denizde kalıyor. Bazen torunlarını yanına alıyor.

Balıkçılık zor meslek, hele kadınsa iki kat zor… Gökovalı kadın balıkçıların arasında, ağ toplarken bebeğini denize düşürüp kaybedenler bile var. Gece gündüz ava çıkıyorlar, ama son yıllarda yasadışı av yüzünden yakaladıkları balık çok azalmış.

Seniha Hanım, Gökova Körfezi’nde geçimini balıkçılıkla sağlayan 21 kadından biri. Türkiye’deki toplam kadın balıkçı sayısı ise 200 civarında. Perşembe günü Akyaka beldesindeki özel bir seminerde tanışıyoruz Gökovalı kadın balıkçılarla… Sualtı Araştırmaları Derneği SAD’ın yürüttüğü “Egeli Kadın Balıkçıları Destekleme Projesi” kapsamında, kadın balıkçılara hem eğitim veriliyor, hem de kullanacakları ekipman dağıtılıyor.

Özel can yeleğinden düdüğe, polar montlardan batmayan çizmelere, balıkçıların hem can güvenliği, hem işini kolaylaştıran ekipmanlar tespit ediliyor. Geçim derdiyle boğuşan kadın balıkçılar için bu malzemeler müthiş kıymetli.

DİNÇKÖK SPONSOR
Projenin sponsoru da bir kadın, hem de tanınmış bir isim: Ayşegül Dinçkök. Kadın balıkçıların hikâyesini dinleyen Dinçkök, yardım edebilmek için Endonezya’da çektiği sualtı fotoğraflarının satışını olduğu gibi projeye aktarmış. Malzemelerden artakalan miktar ise altışar çeyrek altın olarak kadın balıkçılara teslim edildi. En genç balıkçılardan Akbüklü Ülkü Ölmez (37), “Ayşegül Hanım’ı görsem elini öperdim,” diyor.

Kadın balıkçıların tümü, bu mesleği evlendikten sonra öğrenmiş. Balıkçı kocalar, tek başına çok ağır olan bu iş için para verip adam tutmaktansa karılarına öğretmeyi ve birlikte denize açılmayı tercih ediyor. Fakat kadınlar da tüm zorluklara rağmen mesleklerini seviyor. Tek dertleri, balığın hızla tükenmesi nedeniyle artık balıkçılıkla geçimlerini sağlayamamaları.

14 yaşında evlendiğinden beri balığa çıkan Yüksel Başak (57), “Eskiden 10-15 kilo balık avlardık. Şimdi günde 2-3 kiloyu bulursak seviniyoruz. Eskiden bir yerde 40-50 tekne toplanır, muhabbet eder, bir yandan da avlanırdık. Şimdi iki üç kayık kaldık,” diyor.

Yüksel Hanım, diğer kadınlar gibi çocuklarını da alıp balığa çıkarmış. “Nereye bırakacaktık?” diyor. Çocuklar büyümüş, torun sahibi olmuş. Ama kocasıyla balığa çıkmaya devam ediyor.

GÜNDELİĞE GİDİYORLAR
Bu kadınlar, artık balıkçılıkla geçinemedikleri için bir yandan da civardaki otellere gündelik temizliğe gidiyor. 32 yıldır denizlere açılan, hayatını neredeyse tekne üzerinde geçiren Günnaz Doğan (52) bir gününün nasıl geçtiğini anlatıyor: “Sabah üç gibi balığa çıkarız. Ağımızı atarız. Saat 6-7 gibi toplayıp, balıkları kooperatife teslim ederiz. Balıkçılık yetmediği için üç kez de gündeliğe gidiyorum.” Günnaz Hanım attıkları paraketelerden ellerinin parçalandığını, bir seferinde henüz 1 yaşındaki çocuğuyla denizdeyken batmaktan zor kurtulduğunu anlatıyor. Ama bunlar onu yıldırmıyor: “Denize âşığız. Mesleği sevmesek yapamayız.” Balıkçı kadınlar, çocuklarının balıkçılık yapmasını istemiyor. “Neden” diye sorunca hem okumalarını istediklerini, hem de bu mesleğin kazandırmadığını söylüyorlar. Üç ayda bir ağları eskidiği için yenilerini almak zorundalar. Bankaya 30-40 milyar borçlanarak yeni ağ satın alıyorlar. Bu krediyi ödeyebilmek için yıllarca ek işlerde çalışmak zorundalar. Balık varsa balık, artakalan zamanda pamuk, kekik toplamaya, her işi yapıyorlar. Anlayacağınız bu gidişle yakın gelecekte değil kadın balıkçı, balıkçı kalmayacak. Çünkü balık, yanlış avlanma yöntemleri yüzünden hızla tükeniyor. Konuştuğum bu mert insanlar, devlete yalvarıyor:

“Trolleri, gırgırı engelleseler çok memnun oluruz. Balıkların yumurtladığı yerlerde de avlanıyorlar, balıklar içinde ölüyor. Avlanacak bölgeleri az derine çekseler çok fark edecek. Sığınacak yerimiz yok.”

GELENEKSEL BALIKÇILIK NEDEN ÖNEMLİ?
Sualtı Araştırmaları Derneği SAD’ın amacı, deniz ve kıyı kültürünü korumak. Bunu somut şekilde desteklemek için, Türkiye’deki balıkçıların arasındaki bu küçük ama önemli dilimi oluşturan kadın balıkçıları seçmişler. Egeli Kadın Balıkçıları Destekleme Projesi’nin en önemli yürütücülerinden biri, Ege Üniversitesi’nde bu konuda doktora yapan Huriye Göncüoğlu. Gökova’daki kadın balıkçıların sosyoekonomik analizini Göncüoğlu yapmış. İhtiyaçlar buna göre belirlenmiş.

SAD’ın bu projeyi desteklemekteki amacı geleneksel balıkçılığın korunabileceğini ve yaşatılabileceğini göstermek, devletin dikkatini bu yöne çekmek. Çünkü denizleri kurutan geleneksel balıkçılar değil, trol ve gırgırla avlananlarla yasadışı gece dalışı yapanlar.

Mehveş Evin
mehves.evin@milliyet.com.tr

Kaynak: Milliyet

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !




https://www.sualtigazetesi.com/wp-content/uploads/image-2-3.png