Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Didim’deki “Balık çiftlikleri” davası Anayasa mahkemesine taşındı

Didim Derneği’nin 2021 yılı Kasım ayında başlattığı ve kamuoyunda “Balık Çiftlikleri Davası” olarak bilinen hukuki mücadele, Anayasa Mahkemesi inceleme aşamasına ulaştı.

Didim Derneği’nin 2021 yılı Kasım ayında başlattığı ve kamuoyunda “Balık

Didim Derneği Balık Çiftlikleri Davası” olarak bilinen hukuki mücadeleye yönelik yeni bir bilgilendirme yaptı. Didim Derneği Başkanı Filiz Çelik Hekimoğlu ve yönetim kurulu üyelerince yapılan basın açıklamasında “ Söz konusu dava konusu, Didim Taşburun açıklarında 4 farklı üretim bölgesinde planlanan ve toplamda yaklaşık 3.200.000 m² alanı kapsayan balık çiftlikleri projesinin 3 no’lu Su Ürünleri yetiştirme alanına aittir. Söz konusu 4 üretim alanında yılda 100.000 ton su ürünleri üretimi hedeflenmektedir. Ne yazık ki proje alanı, ülkemizin en değerli milli parklarından olan Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’na ve bu alanın hassas ekosistemine son derece yakın bir konumdadır. Bilindiği üzere, Büyük Menderes Deltası, nesli küresel ölçekte tehlike altında olan başta Tepeli Pelikan (Pelecanus crispus) olmak üzere birçok kuş ve sucul türün yaşam, üreme ve beslenme alanıdır. Bölge, BirdLife International tarafından Önemli Kuş Alanı (ÖKA) ve Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı kapsamında da önemli doğa alanı (ÖDA) olarak tanımlanmıştır.

“TÜRKİYE’NİN İMZALADIĞI SÖZLEŞMELERİ AYKIRI”

Dernek olarak, projenin çevresel etkilerine ilişkin hazırlanan ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 01.11.2021 onay tarihli ÇED Olumlu kararına karşı, “Projenin çevresel etkilerinin kümülatif bir değerlendirmeye tabi tutulmaması, Bilirkişi heyetinin mesleki yeterliliğinin yetersizliği, Hassas ve koruma altındaki doğal alanlar üzerindeki risklerin göz ardı edilmesi” gibi gerekçelerle hukuki itirazda bulunduk. Bu süreçte ayrıca, Türkiye’nin taraf olduğu Ramsar Sözleşmesi (1971), Bern Sözleşmesi (1979) ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (1992) gibi uluslararası koruma yükümlülükleri de dikkate alınmadan verilen izinlerin, yalnızca yerel değil aynı zamanda uluslararası koruma standartlarına aykırı olduğu görüşündeyiz.

“KAZANAN DİDİM DEĞİL BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK OLACAK”

2021 yılı Ekim ayında başlayan mücadelemiz, bugün Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilme aşamasındadır. İdarenin savunması ardından, Dernek olarak kapsamlı itiraz gerekçelerimizi yüksek mahkemeye sunmuş bulunmaktayız. İnanıyoruz ki, bu dava sonucunda kazanan yalnızca Didim değil, aynı zamanda ülkemizin biyolojik çeşitliliği, deniz ekosistemleri ve Anayasa ile güvence altına alınmış doğal yaşam hakları olacaktır.” İfadelerine yer verildi.

DENIZ HABER AJANSI – Haber Linkine Gitmek İçin Tıklayın !
DemirHindi
17 Temmuz 2025 – 00:05