DEV ARASTİRMA: ISTE YURTDİSİNA KACİRİLAN 16 SİNOP ESERİ

27 Şubat 2015 Cuma

Ümit YILDIRIM- turizmhaberleri.com/ SİNOP
Arkeolog- Yazar
yildirim_arkeolog_57@hotmail.com

Yurtdışına Kaçırılan Birkaç Sinop Eseri makalemin siz değerli okuyucular ve Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından oldukça yakından ilgiyle takip edilmesi, yurtdışına kaçırılan Sinop eserlerini araştırmam konusunda doping etkisi yaratmıştır.

Makalemi oluşturmam konusunda desteklerini esirgemeyen Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Hikmet Tosun, Sinop Arkeoloji Müzesi arkeologlarına ve Sinop Balatlar Kilisesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Gülgün Köroğlu’na sonsuz teşekkürler ederim.

Antik dönemde hemen hemen tüm antik dünyanın tanıdığı ve bugünde antik dönemdeki ismini devam ettiren Sinope nin (Sinop) tarihi geçmişinin Tunç Çağında başladığı biliniyordu fakat yeni yapılan araştırmalar sayesinde Sinop un tarihi geçmişinin Palaeolitik Döneme kadar uzandığı anlaşılmıştır.

Sinop un art bölgesinin aşılması zor ve yüksek dağlarla çevrili olması kentin dışarıdan gelecek etkilere kapatmış ve kendine özgü, kapalı bir kültür oluşmasına zemin hazırlamıştır. Sinope, deniz akıntılarının ve sahip olduğu doğal ve korunaklı limanın varlıyla dikkat çekmiş ve cazibe merkezi konumuna hızla yükselmiştir. Karadeniz havzası ticaretine hakim olmak isteyen devletler Sinope için rekabete girmişlerdir. Sinop sahip olduğu korunaklı limanın varlığının yanı sıra, bitmek tükenmek bilmeyen orman varlığı, balık, zeytinyağı, şarap, bal mumu, Sinopia (kırmızı kök boyası) gibi ticaret ürünleriyle Karadeniz ticaretinin merkezi konumuna yükselmiştir. Sinope yazlık ve kışlık limanlarının varlıyla her mevsim deniz ticareti yapılabilmekteydi. Yazlık ve kışlık olarak kullanılan bu iki limanın biri bugünkü Tarihi Cezaevi olarak bilinen yapının yani Selçuklu döneminde yapılan iç kalenin denize bakan surlarının önünde, biri ise Akliman (Hermene) mevkiindedir.

Sinop un ticari potansiyeli sadece bunlarla sınırlı değildir. Ayrıca uzun bir dönem Kapadokia bölgesinin denize açılan kapısı oluşu ve kırım bölgesinin köle ve tarım ürünlerinin ticaretinde Karadeniz kıyısındaki tek transit geçiş noktası olması Sinope nin ticari cazibesini daha da arttırmıştır. Karadeniz ticaretine egemen olmanın, Sinope olmadan mümkün olmayacağının bilincinde olan Miletliler, Karadeniz kıyısındaki ilk kolonilerini burada kurmalarını zorunlu kılmıştır. Koloni zamanında gelişen ve sürekli büyüyen kent, Paphagonia egemenline girmiş ve M.Ö. 5. Yüzyılın sonlarında Pers satraplığına bağlanmış olsa da özgürlüğünü koruyabilmiştir. Bu dönemde ticaret daha da gelişmiş ve zenginleşmiştir.

İskender in Anadolu ya girişi ile birlikte Büyük İskender e bağlı kalsa da fazla sürmemiş ve M.Ö. 355 yılında İskender in halefleri hüküm sürdükten kısa bir süre sonra bağımsızlığını kazanmış fakat M. Ö. 183 yılında Pharnakes döneminde Pontos hakimiyetine girmiş ve Pontos devletinin başkenti olmuştur. Bu dönemde ticari ve siyasi olarak büyük atağa geçen Sinope nin etki alanı daha da genişlemiştir. M.Ö. 70 yılında Mithradates VI Eupator Dionysus un Roma İmparatorluna yenilmesiyle Roma topraklarına katılan Sinope şehri yağmalanmış olsa da kısa sürede kent yenden canlanmıştır. Bu dönemde Roma lejyonları Sinop ta konuşlandırılmış ve Roma İmparatorlunun başkenti Roma dan zanaatkarlar, sanatkarlar, ustalar ve tüccarlar getirilmiş ve kara yollarına onarımlar yapılarak şehre yeniden canlılık kazandırılmıştır. Bu özelliğini Bizans Döneminde ve İslami döneme kadar sürdürmüştür.

Sinope de var olan bu ticari potansiyel sanatsal çalışmaların gelişmesini ve ticaretin doğal sonucu olarak etkileşimini hızlandırarak sanatsal yönden çeşitliği artırmıştır. Rusya ile Osmanlı Devleti arasında 1853 yılında yapılan Kırım Savasının ardından 1856 yılında imzalanan Paris Barış Antlaşmasında Osmanlı ve Rus donanmalarının Karadeniz de gemi ve tersane bulunduramayacak maddelerinin yer almasıyla birlikte Sinope de ticari hayat durma noktasına gelmiştir. 2010 yılında yapılmaya başlanan duble yol çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte Sinop un eski parlak günlerine ulaşabilecektir.

Yaptığım uzun bir yayın taramasından sonra Sinop tan 1935 yılında 9 tane, 1969-1970 yıllarında 7 tane olmak üzere toplamda 16 eserin yasadışı yollarla yurtdışına satıldığı anlaşılmıştır. Bu eserlerin 14 tanesi gümüş, birer tane bronz ve mermer eser yer almaktadır. Bu eserlerin 5 tanesi G. Ortiz Koleksiyonunda, 8 tanesi ilk başlarda Helene Stathatos Koleksiyonunda iken şimdi Atina Museum da, 2 tanesi Boston Museum da (ABD), birer tane Louvre Museum (Paris) ve Kopenhag Ulusal Müzesi de (Danimarka) yer almaktadır.

George Ortiz Koleksiyonunda Bulunan Eserler
1970 yılında Sinop tan yasa dışı yollarla alınan “Karadeniz Hazineleri ” olarak adlandırılan 1 adet gümüş Amhora-Ryton, 1 adet gümüş geyik protomlu ryton, iki adet gümüş geyik kafası biçimli rithon, 1 tane Janus (ikiz) başlı ryton olmak üzere toplam 5 tane gümüş eser G. Ortiz Koleksiyonunda yer almaktadır (1). Bu eserler 1980 yılında bilim dünyasına tanıtılmıştır (2). Kataloglarda geyik biçimli rhytonun Sinop tan geldiği söylenmekte fakat geriye kalan 4 eserin ise genel bir bilgilendirme ile Karadeniz den geldiği bildirilmektedir. 5 esere bakıldığında yapım, üretim ve bezeme işleniş tarzlarından anlaşılacağı üzere bu dört eserinde Sinop üretimi olduğu kesindir. M. Pfrommer yaptığı araştırmasında Sinop üretimi olduğu konusunda oldukça nettir.


Gümüş Amphora- Rhyton : 451,08 gr. ağırlığındaki 22.76 cm yüksekliğindeki dövme tekniğinde yapılan gümüş amphora George Ortiz koleksiyonunda bulunmaktadır (3). Dışa taşkın ağızlı, gövdeden karna keskin geçişli, karından gövdeye doğru hafif geçişli, düz dipli ve figürlü iki kulpludur. Kulplar kabartma tekliğinde yapılmış ve amphoraya temas noktalarından aplike edilmiştir. Amphora, boyun ve gövde kısmı iki parça olarak yapılmış ve boyun kabın omuz kısmına lehimlenmiştir. Ağzın küçük bir kısmı dışa doğru bükülmüş, alt gövdenin bir kısmı, kulpta yer alan olukta ve dipte biraz ezilmeler vardır. Kabın dış yüzeyi gümüş klorür ile perdahlanmıştır. Amphora zengin bezemelerle süslenmiştir. Boynun omuzlara eklendiği kısım urgan motifi ile kapatılmıştır.

Omuzlardan gövdeye geçiş, urgan motifleri ile panellenmiş kısma ters olarak kapalı palmet ve açık lotus çiçekleri bezenmiştir. Palmetlerin alt kısmında çıkan sarmal dallar lotus çiçeklerine bağlanmaktadır. Lotus çiçekleri palmetlerden oldukça büyük yapılmış ve daha çok öne çıkmaktadır. Kabın gövde kısmından dibe doğru ise dil motifleri yapılmıştır. Amphoranın kulplarında, kabartma tekniğinde yapılmış tırmanan dağ keçileri yer almaktadır.

Keçilerin boynuzları ve kulakları ayrı parçalar halinde yapılmış ve kuplar üzerinde yer alan deliklere aplike edilmiştir. Kulplardan birinde keçinin sırtına aplike edilmiş emzik yer almaktadır. Böylelikle bu emzik sayesinde amphora ağza dikilerek şarap içilebilmek ya da yere sıvı dökerek tanrılara sunum yapılabilmektedir. Dağ keçileri, ayaklarını kabın ağzına kaldırmış, başını geriye doğru çevirmiş, boynuzları ve kulakları oldukça büyük olarak yapılmıştır. Amphora M.Ö. 5. yüzyılın ikinci-üçüncü çeyreğine tarihlendirilmektedir.

Geyik Protomlu Rhyton : 391.21 gr. ağırlığındaki 23.5 cm yüksekliğindeki dövme tekniğinde yapılmış gümüş geyik biçimli rhyton George Ortiz koleksiyonunda bulunmaktadır (4). Kabın alt bölümünün büyük bir kısmı ve geyik protomunda ezikler ve protomun çene kısmı, ön tarafı, sol boynuz eksiktir. Sol kulakta ise restorasyon vardır. Boynuz biçimli gövdeli, dışa taşkın ağız aşağıya doğru huni biçiminde daralır ve sonradan aplike edilen geyik protomu ile sonlanır. Kabın ağız kısmında lotus-palmet bezemesi altın varaklarla bezenmiştir. Boynuz biçimli gövdesi tamamen dil motifi yapılarak yivlendirilmiştir. Geyiğin kulaklarında iki, boynuzlarında bir tane olmak üzere toplamda üç dübel deliği kullanılarak aplike edilmiştir. Geyiğin olmayan bacakları ve toynakları altın varakla bezenmiş olmalıdır. Tanrılara sunum sırasında sıvının çıkışı için geyiğin ağız kısmında bir delik bulunur. Geç 5. yüzyıl erken 4. yüzyıla tarihlenmektedir.

Geyik Başlı Rhyton: 829,24 gr. ağırlığındaki, 29 cm. boyunda, 12.8 cm. ağız çapındaki dövme tekniğiyle yapılmış geyik protonu şeklinde yapılan rhyton George Ortiz koleksiyonunda bulunmaktadır (5). Rhyton geyik kafası şeklinde yapılmış, iki burun deliği ve alt dudağının merkezinde sıvı çıkışı için delikler bulunur. Bu deliklerde musluk olmalıdır fakat muslukları yoktur. Burun deliklerinin çevresinde yırtılmalar görülmektedir. Geyiğin gözleri muhtemelen cam ya da değerli taşlarla dekore edilmiş olmalı ve üç perçin ile tutturulan kulaklar, hafif öne doğru dönüktür. Sol boynuz kırık ve yıpranmış olup restore edilmiştir (5). Eserin figürlerin miğferleri, mızrakları, kalkanları, kemerleri ve saçları, geyiğin boynuzları, kulaç içleri ve kulp altın yaldız kaplama olarak dekore edilmiştir.

Rhytonun boyun kısmında, boynu tamamen saran mücadele sahnesi canlandırılmıştır. Kompozisyonda çıplak olarak birbiriyle dövüşen 6 erkek figürü yer almaktadır. Figürlerin hepsi çıplak, miğferli, yuvarlak kalkanlı, silahlı (mızrak-kılıç) ve kemerlidir. Figürlerin hepsinin yüzü birine dönük olup hepsi hareket halinde betimlenmiştir. Sahnenin merkezi geyiğin iki boynuzu arasında yerleştirilmiştir. Sahnenin merkezinde dört figür yer alır ve kulpların iki yanında yer alan birer figür ile sahne sınırlandırılmıştır.

Merkezde yer alan dört figürden sağdakiler kalkanlarını yukarı kaldırmış, bir ayaklarını öne atarak ellerindeki iki uçlu mızraklarını yukarı kaldırarak ileri doğru hamle yapmakta ve solda bulunan figürler kalkanlarını yukarı kaldırarak, kısa kılıçlarını sıkıca kavrayarak, bir ayaklarını öne doğru atarak kendilerine karşı yapılan hamleyi karşılamaktadır. Sahneyi sınırlandıran ve kulpun iki yanında yer alan karşılıklı duran iki figür, sağdaki vücudunu cepheden 4/3 döndürerek kılıcını ileri doğru hamle yapmış, soldaki figür ise sağ dizini dirsekten kırarak yere dayamış, sol ayanı dizden kırarak bükmüş, kalkanını havaya kaldırmış ve iki uçlu mızrağıyla alttan ileri doğru savunma hamlesi yapmaktadır. Sağdaki figür alana yerleştirmekte zorlanmış ve sanki ayaklarını ikiye ayırarak ayakta duruyor gibi betimlenmiştir. Mızrak atanlar sağ ayaklarını geriye sol ayaklarını yere sağlam basarak ve sağ ellerindeki mızraklarını omuz hizasına kaldırmış ve ileri doğru süngülemektedirler. Figürlere bakıldığında ayrıntılar göze çarpmaktadır. Figürlerin hepsi miğferli, her biri hareket halinde, hepsinin duruş ve pozisyonları birbirinden farklıdır. Eser erken 4. yüzyıla tarihlenmektedir.

Geyik Başlı Rhyton: 565,63 gr. ağırlığındaki, 25.4 cm. boyunda, 12.1 cm. ağız çapındaki dövme tekniğiyle yapılmış geyik kafası şeklinde yapılan rhyton George Ortiz Koleksiyonunda bulunmaktadır (6). Geyik kafası şeklinde yapılan bu rhyton, biçimsel olarak G. Ortiz koleksiyonunda Kat.No: 155’e çok benzemektedir. Ağız etrafında ve altındaki küçük tüyler ve kirpikler gibi küçük ayrıntılara varasıya denk başarıyla işlenmiştir. Geyiğin, üst göz kapağı, kabın ağız kısmının etrafı, figürlerin bir kısmı altın yaldızlıdır. Kulp lehimlenmiştir. Üst göz kapağı, kulp, kulakların içi, üst kirpikler, altın yaldızlıdır. Boynuzları ve ağzının ortasında bulunması gereken emzik yoktur. Kabın boynunda yer alan kadın figürünün üst kısmı ezik, sağ kulak üzerinde çatlaklıklar bulunur ve restorasyon görmüştür. Geyiğin gözleri cam ya da değerli taşlardan olmalıydı. Kulakları 3 perçinle tutturulmuştur.

Geyik kafası rhytonun boyun kısmında Hieros Gamos (kutsal düğün) Dionysos ve Ariadne’nin evlenme sahnesi yer almaktadır. Dionysos, yatak üzerine yatmış, sol ayağını dizden kırmış, sağ ayağını dizden bükmüş, sol elini dirsekten kırarak elinde kase tutar, sol elinde bir ompholos tutar ve vücudu 3/4 oranında döndürülmüştür. Üzerindeki manto göbek etrafında katlanarak toplanmış, sol omzundan, sağ kolun üzerinden aşağıya sarkmıştır. Sakallı ve saçları dağınık olan Dionysos un hemen sağında Ariadne yer alır. Oturmuş, sağ elinde bir phiale yer alır ve başı yere doğru bakıyor muhtemelen bir sunum gerçekleştiriyor olmalıdır. Bol dökümlü elbisesi dikkat çekicidir. Hemen yanında bir hizmetçi yer almaktadır. Sahneyi sağda ve solda birer tane yer alan Satyrler sınırlamaktadır. Dionysos’un yanında yer alan Satyr, çıplak, vücudunu geriye atmış, sol elinde meşale sağ elinde ise Lyr tutmaktadır. Satyr, sol ayağın ileri atmış ve parmak uçlarına basmakta, sağ ayağı geride ve parmak uçlarına basmaktadır. Sol elinde flüt tutuyor ve sol kolun üstünde leopar postu vardır. Ariadne’nin yanında yer alan Satyr ise, sol ayağı yere düz basmış, sol ayağı ise geride ve hafif parmak uçlarına basmakta, sağ elinin üstünde leopar postu ve basını geriye doğru atmış başını sol omzuna yaslamış kendinden geçmiş, sarhoş gibi dans eder şekilde betimlenmiştir. Eser M.Ö. erken 4. yüzyıla tarihlendirilmektedir.

Janus (İkiz Başlı) Rhyton: 815,33 gr. ağırlığındaki, 28cm. boyundaki, 12.1 cm. ağız çapındaki dövme tekniğiyle yapılmış tanrı Janus7 şeklinde yapılan rhyton George Ortiz koleksiyonunda bulunmaktadır (8). Erkek ve kadın kafaları sırt sırta verdiği rhytonun üst boynunda ve ağız kenarında yırtılma ve kırıklar mevcuttur. Erkek kafasının alt dudağında sıvı çıkışı için bir delik bulunur ve çenesi hafif içeri girintilidir. Kalın tabanından hafif darbe görmüştür. Sırt sırta veren bayan ve erkek kafaları birbiriyle orantılı olarak yapılmamış olup erkek figürü, kadın figürden daha çekici ve özenli yapılmıştır. Erkek ve bayan figürün boynunda yumurta- ok silmeli, aslan figürlü kolye, kadın figürde daire formlu küpe yer alır. Kabın üst kısmında yer alan kulpta yaban keçisi yer alması bilinen örnekler arasında benzersiz kılmaktadır. Trakia kültürüne ait olan bu Janus figürlü rhytonu Sinoplu metal ustaları tarafından üstte yer alan sepet kulpa yaban keçisi motifli ekleyerek yenden yorumlamıştır. Kadın kafası, erkek kafasına oranla biraz daha yukarda yapılmıştır. Erkek figürün saçları öne doğru 4 kademeli olarak taralı ve saçların uçları hafif spiral yapar; kadın figürün saçları ise alın ortasından iki yana ayrılarak yaralı olarak yapılmıştır. Erkek ve kadının kulakları çok özensizce yapılmış ve fasulyeyi andırmakta ve kadın figürün kulağı daha yukarıdadır. Kabın en üstte yer alan ağız kısmı, sepet kulp ve kulp üzerinde yer alan yaban keçisi figürü, figürlerin saçları, göz bebekleri, kolye ve küpesi, dudaklar altın yaldızlı olarak yapılmıştır. Eser M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenmektedir.

Helene Stathatos Koleksiyonunda Bulunan Eserler:
Helene Stathatos koleksiyonunda bulunan birçok eseri Atina Ulusal Arkeoloji Müzesine bağışlamış ve Atina Müzesinde onun adında bir galeri oluşturulmuştur. Stathatos Gallery, tadilat sonrasında 2008 de tekrar açılmış ve 7 numaralı odadan 33 numaralı odaya kadar sergilenen Bronz Devrinden Bizans Devri sonuna kadar olan dönemi kapsayan eserlerin yer aldığı bir koleksiyondur. Helene Stathatos koleksiyonunda 8 parça gümüş Sinop eseri yer almaktadır. Bu 8 parça gümüş eser 1935 yılında Helene Stathatos tarafından İstanbul dan satın alınmıştır. Helene Stathatos Koleksiyonunda bulunan Sinop eserleri ilk kez 1953 yılında Pierre Amandry tarafından yayınlanmıştır (9). P. Amandry araştırmasından sonra önemli bir çalışma Latife Summerer tarafından G. Ortiz Koleksiyonunda bulunan 5 Sinop eserini de eklenerek yeniden değerlendirmesiyle yapılmıştır (10). P. Armandry in tespitlerine göre Stathatos Koleksiyonunda bulunan eserler iki mezardan gelmiş olmalıdır. 7 eser muhtemelen bir Tümülüs buluntusu olmalıdır. Geriye kalan 2 eser ise ikinci mezara ait olmalıdır.


Gümüş Omphalos-Phiale: Dövme tekiniyle gümüşten yapılan 17 cm çapındaki bu eser, dışa taşkın ağızlı, aşağıya doğru sertçe daralan gövdeli düz diplidir (11). Phialenin içerisinde 10 küçük yağmur damlası motifi tüm phialeyi çevreler aradaki boşluklar çukurluklarla doldurulmuş ve orta merkezde yuvarlak bir tümsek yer alır.


Gümüş Alabastron: 8.5 cm yüksekliğindeki gümüş alabastron, önceleri Stathatos koleksiyonunda yer almaktayken şimdi Atina ulusal müzesinde sergilenmektedir (12). Eser oldukça yıpranmış olup, 3/1 bölümü kırıktır. Alabastronun ağız kısmı ve dip kısmı tamamen kırık, gövdesinde derin yarıklar, yırtılmalar mevcuttur ve restorasyon görmüştür. Alabastron üzerinde dört kuşak friz halinde kabı tamamen saran kazıma tekniyle yapılmış bezemeler yer almaktadır. İlk friz alabastronun omuzdan gövdeye geçiş sınırında yer almakta ve son friz ise gövdeden dibe geçiş sınırında yer almaktadır. Bu dört frizlerin içerisine sonsuzluğun simgesi meander motifi işlenmiştir.


Gümüş Tence ve Yonca Plaka: Küçük tencere ve plakadan oluşan kaplar II. Mezara aittir. Yonca yaprağı açması gibi küçük tencere omzundaki konsantrik çift çizgiler kabın altındaki dairesel kabartma ile paraleldir (13). Kare plaka kenarında sadece asgragal bant ile dekore edilmiştir. Yonca ağızlı kapları çeşitli olarak Lydia hazinelerinde görmek mümkünüdür. Bu grup ile birlikte olması gereken tava eksiktir. Dışa çıkıntılı yonca ağızlı, kısa boyunlu ve boyundan gövdeye, gövdeden karna keskin geçişli, basık küre gövdeli, gövdeden kaideye keskin geçişli, çok hafif dışa çıkıntılı alçak kaidelidir. Eserin boyun ile gövdeye geçiş bölümünde iki adet paralel daire çizgiler yer alır. Alttaki dikdörtgen plaka tencere ile bir kombinasyon oluşturmaktadır. Dikdörtgen şeklindeki gümüş plakanın köşeleri çok hafif yukarı kalkık ve plakanın kenarları hafif dış bükey yapmaktadır. Plakanın ortasında iki tane konsantrik daire ile sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırılan bölüme bu tencere tam olarak oturmaktadır. Lydia hazineleri olarak adlandırılan buluntulardan bildiği üzere bu eser grubunda olması gereken tava ise eksik olmalıdır.

Gümüş Kaşık: 17 cm yüksekliğindeki Kaşığın sap kısmı ördek kafası şeklinde ve sap kısmı yassı olarak yapılmış ve kasık ucuna gelen kısımda düğüm yapmaktadır (14). Kaşık uç kısmından kırık olup restorasyon görmüştür. Kaşık üzerinde ezikler görülmektedir. Bu kaşığın benzer ve çeşitli örneklerini Lydia sanatında görmek mümkündür.


Amphora-Ryton: 28.5 cm yüksekliğinde, 13 cm ağız çapında, 10 cm boyun yüksekliğinde, 16.5 cm gövde çapında, 21 cm kulp yüksekliğindeki amphora-rhytonun Sinop-Trabzon arasında bulunduğu belirtilmiş fakat P. Amandry ve L. Summerer in belirtiği gibi üretim, bezeme üslubu özelleriyle bu eser Sinop ta bulunmuş olmalıdır (15). Yedi parça olarak ele geçen eser üzerinde restorasyon izleri görülmektedir. Kollar kırık ve omza tutturulan alt kısımları kayıp ve restorasyon ile yeniden yapılmıştır. Eserin bir tarafındaki boyun ve karın kısmında eksikler vardır. Dışa taşkın geniş ağızlı, aşağıya doğru çok hafif genişleyen uzun boyunlu, boyundan omuza ve omuzdan gövdeye yumuşak geçişli, aşağıya doğru hafif daralan gövdeli ve hafif çıkıntı yapan diplidir. Eserin boynunun kabın omzuna birleştirildiği yerde astragal bant yer alır ve bu astragal bant diğer gümüş Sinop eserleri gibi dil motifi işlenmiştir. Dil motifinin hemen altında kabın omzunu tamamen çevreleyen açık palmet-açık lotus bezemesi yapılmıştır. Açık lotus yapraklarının uçları ile açık palmet yapraklarının uçları bazı yerlerde birbirine değmekte bazı yerlerde ise değmemektedir. Palmet dallarından çıkıp lotus çiçeklerine bağlanan sarmal dallar düz ip gibi yapılmış, palmet-lotus dizisi çok seyrek işlenmiştir. Kabın gövdesi kaideye kadar sık olarak yivlendirilmiştir. Kabın alt kısmında 14 dil motifiyle oluşturulan yuvarlak rozet yer alır. Rozetin hemen bitimine iki adet boru şeklinde sıvı çıkışı için delikler bulunur. Kabın omzundan ağzına tutturulmuş yüksekçe yapılan yaban keçisi şeklinde kulplar yer alır. Yaban keçilerinin arka ayakları kabın omzuna, ön ayakları ise toynaklardan kıvrılarak kabın ağzına perçinle tutturulmuştur. Yaban keçilerinin boynuzları yukarı doğru es yapmakta ve keçilerin sakalları, sırtındaki uzun tüyleri, kuyruğu, toynaklar üzerindeki tüyleri gibi ayrıntılar işlenmiştir.

Gümüş Boğa Protomlu Rhyton: 6.7 cm enindeki, 7.2 cm yüksekliğindeki Sinop üretimi gümüş boğa protomlu rhyton 1955 yılında Carlsberg Fonds tarafından Kopenhag Ulusal Müzesi ne (Danimarka) hediye edilmiştir. Eser 13537 envanter numarasıyla müzeye kayıt edilmiştir (16). Boğa, ön bacaklarını dizlerden kırmış ve oturur biçimde betimlenmiş ve toynaklar belirtilmiştir. Boğa başı sağlamdır. Eserin boğa protomundan sonra huni gibi devam etmesi gereken ağız kısmı kırıktır. Boğanın boynuzlardan biri eksik ve biride öne doğru eğiktir. Boğanın ağzında sıvı çıkısı için delik bulunur. Boğanın küresel iri gözleri simetrik olmayıp sağ göz, sol göze göre oranla biraz daha yüksekte bulunur. Öne doğru eğik olan kulaklar arasındaki kulaklar dik durmaktadır. Boğanın ensesi, alnı, boynu ve göğüs altı sipral bukleler şeklinde yeleler belirtilmiştir. Yeleler orta merkezden bölünerek sınırlayıcı alan oluşturulmuştur. Alın üzerinde spiral bukleler yanlara yelpaze gibi açılmaktadır. Bu boğa tasvirini Paphlagonia kaya mezarlarında da görmekteyiz. Boğanın yeleleri, boynuzları, gözleri ve toynakları altın yaldızlıdır. Eser M.Ö.4. yüzyıla tarihlenmektedir.


Gümüş Yonca Ağızlı Oinochoe: 16,5 cm yüksekliğindeki eserin, gövdesinde ezilmeler ve omuz kısmında yırtıklar mevcuttur (17). Dışa taşkın yonca ağızlı, çok hafif aşağı doğru genişleyen boyunlu, boyundan omuza keskin geçişli, hafif şişkin gövdeli, çok hafif aşağı doğru daralan düz diplidir. Yüksek kulp kabın ağzından gövdeye perçinlenmiştir. Eser ağız boyun bir parça, gövde bir parça, kulpta ayrı parça olmak üzere toplamda 3 parça halinde yapılmıştır. Boyun ile gövdenin birleştiği kısım astragal bant ile çevrili ve bu astragal bant üzerine yumurta dizi ile bezelidir. Kulpun gövdeye perçinlediği alt kısmında palmet motifi, ağza perçinlediği kısımda keçi başı figürü işlenmiştir.


Gümüş Omphalos- Phiale: Boston Müzesinde 60,535 envanter numarasıyla yer alan Gümüş omphalos-phialenin ağız çapı 19 cm, derinliği ise 4 cm dir. Phiale, dışa dönük ağızlı, sığı çanak şeklindedir (18). Eserin gövde kısmında kırıklar ve yırtıklar görülmektedir. Phialenin ağız kısmının iç ve dış yüzleri bezemesiz olup geriye kalan iç ve dış kısımları bezemelidir. Phialenin dış yüzü yivlerle bezeli ve yivler kabın omuz kısmında sonlanmaktadır. Yivlerin bitim yerinde, iki yivin üzerine gelecek şekilde üçgen uçlar yer alır. Dış yüzün alt merkezinde kazıma olarak yapılan daire ile çevrili ve bu dairenin içi ise boştur. Phialenin içine yapılan bezeme dışına yapılan bezemeden daha zengin ve gösterişlidir. Phialenin ağız kısmının hemen altından itibaren on ikişer tane açık lotus-kapalı palmet bezemesi yer alır.

Palmetler 13 yapraklı, lotuslar ise iki yapraklı olup lotuslar, palmetlerden daha büyük yapılmıştır. Lotuslar, palmet çiçeği açmış ve bu palmetlerde 5 yapraklıdır. Her bir palmetin altında yağmur damlası motifi yer alır. Lotus- palmet bezemeleri alt kısımlarında hafif aşağıya doğru sarkmış olarak yapılan sarmal dallarla birbirlerine bağlanmıştır. Alt bölümlere doğru bu eğimli sarmal dallar her lotus çiçeğinin altına gelecek şekilde yapılarak biraz daha genişletilmiş ve phialenin formuna uyumlu yapılarak örümcek ağı deseni oluşturulmuştur. Bu örümcek ağı deseni 11 kaburga ile oluşturulmuş mükemmel bir süsleme örneğidir. Phialenin ortasında yer alan yuvarlak kabarıklık 37 dil motifi ile çevrelenmiş ve bu kabarıklığın merkezine 8 yapraklı madalyon yer alır. Palmet, lotus ve palmetlerin sarmal dalları, palmetlerin altında yer alan damla motifi, kabın iç kısmının ortasında yer alan madalyon altın yaldızlı yapılarak süslemeler daha da çekici hale getirilmiştir. Eser M.Ö. 4-3. yüzyıla tarihlendirilmektedir.

Bronz Ayna Kapağı: Antik dönemde ayna kapakları, menteşe ile tutturulur ve dış ya da iç yüzü çeşitli kompozisyonlarla bezenirdi. İç tarafındaki yansıtıcı yüzey ise ayna görevi görürdü. Şimdi Louvre Müzesinde (Fransa) bulunan kabartmalı ayna kapağı parçası, Sinop’ta bulunmuştur (19). Sağ ayağını yüksekte duran taşa koymuş, üzerinde pelerin olan bir avcıya köpeği eşlik etmektedir. Avcının başı hafif öne eğik ve bu eğilmeden kaynaklanan karın bölgesinin kasılması çok iyi şekilde verilmiştir. Köpeğin kafası avcıya doğru 4/3 döndürülmüş ve avcıda sağ eliyle köpeğin başını sevmek üzeredir. Ağaç dalı ve çiçekler yapılarak kompozisyon daha da zenginleştirilmiştir.


Genç Britannicus Başı: Roma İmparatoru Claudius’un oğlu Britannicus ‘un başı olan 17 cm yüksekliğindeki Boston Museumda yer alan bu eser, 10 Nisan 1969 yılında George Allen tarafından satın alınmıştır (20). İri taneli mermerden yapılan heykel başı Sinope’de bulunduğu kayıtlarda geçmektedir. Genç prens rahip töreninde bir katılımcı olarak betimlenmiş olmalıdır. Eserin sadece baş kısmı yer almaktadır. Kafasının üstünde örtü gibi duran giysi muhtemelen bir toga olmalıdır. Genç Britannicus, 8 -9 yaşlarında M.S. 48 ya da 49 yılında iken yapılmış olmalıdır. Burun ve çene üzerinde ve çevresinde hafif hasarlar ve aşınmalar görülmektedir. Heykel çevresinden kuşları uzak tutmak için başın üzerinde bir dübel deliği görülmektedir. Toga altından görülen saçlarının öne taranıp, alev huzmesi şeklinde iki kademeli saç, önde iki yana çok hafif ayrılışı İmparator Nero’nun gençlik portrelerine çok benzer ama kavisli burun, sivri küçük çene, Britannicus’un babasının, İmparator Claudius (M.S. 41-54) döneminin özelliğidir. Eser, çocuk Britannicus’un bulunmuş ender eserlerinden biridir.


Helene Stathatos Koleksiyonu, G. Ortiz Koleksiyonu ve Kopenhag Ulusal Müzesi ndeki gümüş boğa protomlu rhyton a bakıldığında, Sinop eserlerindeki bezemelere ve kaba hareket kazandıran, daha gösterişli ve zengin gösteren altın yaldızlı bezeme anlayışıyla dikkati çekmektedir.

Bu koleksiyonlarındaki eserlerin hepsi M.Ö. 4. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir. Gümüş eserler içerisinde sadece Boston Müzesi nde yer alan Omphalos-Phiale biraz daha geç tarihlidir. Gümüş eserlerde Pers ve İnoia etkisi bariz biçimde kendisini göstermektedir. Bu eserlerden en ilginç olanlarından biri kuşkusuz G. Ortiz Koleksiyonundaki Janus (ikiz başlı) rhytondur. Trakia kökenli olan bu eser, üstte sepet kulplu ve kupların yaban keçisi olarak dekore edilmesi bilinen örneklerden bu eseri ayırmaktadır. Bu özellerinden ötürü benzerleri arasında dünyadaki tek örnektir. G. Ortiz koleksiyonunda yer alan iki adet geyik başlı rhytonların aşırı derecede birbirine benzemesi dikkat çekicidir. Bu kadar benzer olması aynı mezar yapısından bulunmuş olabileceğini akla getirmektedir. Helene Stathatos Koleksiyonu ve G. Ortiz Koleksiyonundaki amphora-rhytonlara baktığımızda kabın omuzlarındaki palmet-lotus bezemesi ve kabın boynu ile omuzu birleştiği yerde astragal profilinin dil motifleriyle bezenmesi şaşırtıcı derecede benzerdir. Bu astragal profilin benzerlik özelliğini oinochoelerde de görmekteyiz. Bu eserlerden de anlaşılacağı üzere M.Ö. 4. yüzyılda Sinop ta gelişmiş gümüş işleme atölyelerinin varlığını göstermektedir.

Boston Museum da yer alan Roma İmparatoru Claudius’un oğlu Genç Britannicus un şimdiye kadar bulunmuş en güzel örneklerinden biridir. Turizm ve Kültür Bakanlığımızın yurtdışındaki eserleri geri getirme konusundaki başarısı, bu birbirinden özel 16 Sinop eserlerinin Sinop a döneceği günü sabırsızlıkla bekliyoruz.

DİPNOTLAR
(1) G. Ortiz Koleksiyonunda yer alan Sinop eserleri, gümüş Amphora-Rhyton için bkz. Kat.no: 205 ve http://www.georgeortiz.com/ortiz_test/indexv.asp?itemid=v205; Geyik Protomlu Rhyton için bkz. Kat. No: 206 ve http://www.georgeortiz.com/ortiz_test/indexv.asp?itemid=v206; Geyik Başlı Rhyton (Mücadele sahneli) için bkz. Kat.No: 152 ve http://www.georgeortiz.com/ortiz_test/indexh.asp?itemid=h152; Geyik Başlı Rhyton (Hieros Gamos sahneli) için bkz. Kat.No: 154 ve http://www.georgeortiz.com/ortiz_test/indexh.asp?itemid=h154; Janus (İkiz Başlı) Rhyton için bkz. Kat.No: 153 ve http://www.georgeortiz.com/ortiz_test/indexv.asp?itemid=v153.
(2) Search for Alexander 1980, Nr. 53.
(3) Royal Academy 1994, Kat.no: 205; http://www.georgeortiz.com/ortiz_test/indexv.asp?itemid=v205; Summerer 2003, Abb. 9.
(4) Royal Academy 1994, Kat.no: 206; http://www.georgeortiz.com/ortiz_test/indexv.asp?itemid=v206; Summerer 2003, Abb. 8; Sideris 2006, 340, Fig. 1.
(5) Royal Academy 1994, Kat.no: 152; http://www.georgeortiz.com/ortiz_test/indexh.asp?itemid=h152; Summerer 2003, Abb. 12.
(6) Royal Academy 1994, Kat.No: 154; http://www.georgeortiz.com/ortiz_test/indexh.asp?itemid=h154; Summerer 2003, Abb. 11.
(7) Janus, bir yüzü sağa, bir yüzü sola bakan iki yüzü bulunan bir tanrıdır. Bu tanrının resmine Roma sikkelerinde de rastlanır. Janus’a ait olan bu resimde yüzlerden biri kentten içeri girenlere, öteki ise kentten çıkanlara bakar. Böylece kent güvenlik içinde yaşamasını sürdürür.
(8) Royal Academy 1994, Kat.No: 153; http://www.georgeortiz.com/ortiz_test/indexv.asp?itemid=v153; Summerer 2003, Abb. 13.
(9) Amandry 1953-54, 11-19.
(10) Summerer 2003, 17-42.
(11) Amandry 1953; 18, Amandry 1953-54; Taf.1, Summerer 2003, Abb. 1.
(12) Amandry 1953-54: 15, Taf. 3, 1; Summerer 2003, Abb. 4.
(13) Amandry 1953: 15, Abb. 19; Amandry 1953-54: 40, Abb. 5; Summerer 2003, Abb. 6.
(14) Amandry 1953-54; 16, Taf. 3, 5; Summerer 2003; Abb. 5, Elspeth, Dusinberre 2013, 181, Fig. 102
(15) Amandry 1959, 48-54, 52-54, Taf. 24; Summerer 2003; Abb. 10, Johnson 2010, 518, Fig. 21.
(16) Buhl 1964, Abb. 14A-B; Summerer 2003; Abb. 7.
(17) Amandry 1953: 13, Abb. 17; Amandry 1953-54, 13-14, Abb. 3, Taf. 2; Summerer 2003, Abb. 3, Elspeth, Dusinberre 2013, 181, Fig. 102, Treister 2007, 74, Fig. 4,2.
(18) Boston Museum kayıtlarına göre eser; Sinop ta bulunmuş ve 1960 yılında İstanbul dan satın alınmıştır. Terracer 1963, Fig. 29-30; http://www.mfa.org/collections/object/bowl-with-decorations-164941; Johnson 2010; 519, Fig. 22.
(19) Ayna kapağı Sinop yakınlarında bulunmuş ve şimdi Louvre Müzesindedir. Eserin yüksekliği: 11.5cm dir. http://cartelfr.louvre.fr/cartelfr/visite?srv=car_notidNotice=10539.
(20) Boston Museumda 69.27 envanter numarasıyla yer alan bu eser, müze kayıtlarına göre Sinop tan gelmiştir. http://www.mfa.org/collections/object/portrait-head-of-britannicus-151337.

KISALTMALAR- KAYNAKÇA
Amandry 1953: P. Amandry, Collection Hélène Stathatos. Le bijoux antiques (Strassburg).
Amandry 1953-54: P. Amandry, “Vaisselles d argent de l époque achéménide ” , AEphem, 1953, 11-19.
Amandry 1959: P. Amandry, “Toreutique achéménide ” AntK 2,1959, 38-56.
Buhl 1964: M. L.Buhl., “Anfang, Verbreitung und Dauer der phönikischen anthropoïden Steinsarkophage ” , ActaArch 35,1964, 61-80.
Elspeth, Dusinberre 2013: Elspeth R. M. Dusinberre., Empire, Authority, and Autonomy in Achaemenid Anatolia, Cambridge, 2013.
Johnson 2010: Peri Johnson., Landscapes of Achaemenid Paphlagonia, University of Pennsylvania, 2010.
Pfrommer. 1990: M. Pfrommer., “Ein achämenidisches Amphorenrhython mit ägyptischem Dekor ” , AMI 23, 1990, 191-209.
Royal Academy 1994: In Pursuit of the Absolute Art of the Ancient World from the George Ortiz Collection. Ausstellung in Royal Academy of Arts (Bern).
Search for Alexander 1980: Alexander, The Search for Alexander. Katalog zur Ausstellung in Washington (NewYork), 1980.
Sideris 2006: Athanasios Sideris., “Achaemeind Toreutics the Greek Periphery ” , 1 st International Conferance Ancient Greece and Ancient Iran Cross-Cultural Encounters, Athens, 11-13 November 2006, 339-353.
Summerer 2003: L. Summerer., “Achamenidische Silberfunde aus der Umgebung von Sinope ” , ACSS 9, 2003. 17-42.
Terracer 1963: L. B. Edward. Terracer:, “Two achaemenian Objectsin the Boston Museum Of Fine arts ” , Antike Kunst, 6. 1963, 72-80. Fig. 29-30.

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !