Merhaba Sayın BARCIN AKKOCA ; siz PROSAT’ın kurucu üyelerinden biri ve aynı zamanda derneğin yönetim kurulu başkanısınız. Sualtı gazetesi okurlarına sizi biraz daha yakından tanıtalım isterseniz kısaca bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Antalya’nın Gazipaşa ilçesindenim ve yaşım 31. İ.Ü. Teknik Bilimler M.Y.O Sualtı Teknolojisi Programı. ve Marmara Ü. BESYO (beden eğitimi spor yüksek okulu) Sualtı ve Cankurtarma Antrenörlüğü bölümlerinde eğitim gördüm. Son 6 yıldır Detek Deniz Teknolojisi Tic.Ltd.Şti. de çalışmaktayım. Şirketin baş dalgıçlık görevini yürütüyorum.
Doğup büyüdüğünüz yer Gazipaşa’ymış. Dalgıçlığı meslek olarak seçmenizde bunun büyük rolü vardır herhalde değil mi? Denize kıyısı olan yerlerde doğup büyüyen insanların denize karşı derin bir tutku beslediklerini düşünüyorum. Siz de bu yüzden mi dalgıç olmayı seçtiniz?
Evet tabi bunun etkisi çok büyük. Küçük yaşlarda denizi ve dalmayı çok sevdim. Ayağımı acıtan paletlerime, burnumu acıtan, sürekli su yapan Rus malı maskeme ve güneşte kalınca lastik kokan şnorkelime inat 9 -10 yaşlarımda serbest dalışı öğrendim ve çok sevdim. İlerleyen yaşlarımda sevgili Mustafa ağabeyimin yönlendirmesiyle profesyonel olarak ilgilenmeyi seçtim.
Çocukluğu deniz kıyısında geçmiş insanlar , daha sonra denizden uzak yaşamak zorunda kaldıklarında , hep bir eksiklik hissediyorlar. Bende aynı durumdayım , deniz olmayan yerler hep soğuk geliyor bana, sanırım ‘’deniz suyu kaçan bir daha iflah olmaz!’’ lafı buradan geliyor. Sizde deniz sevdasıyla dalgıç olmuşsunuz , çok da iyi yapmışsınız.. Peki dernek kurma fikri nerden çıktı?
Ülkemizde bugüne kadar profesyonel sualtı adamları ile ilgili konularda onlar dışında herkes konuşmuş ve fikir bayan etmiş. Bizler artık bunu kendimiz yapmaya karar verdik. Arkadaşlarımızla ve sevgili hocamız Şamil Aktaş’ın önderliğinde derneğimizi kurduk.
Zaten kurulmuş olan bir dernek yok muydu ?
Evet var. Uzun zaman önce kuruldu. Aslında bizler ilk önce o derneğin çatısı altında toplanmayı düşünmüş ve bazı görüşmelerde bulunmuştuk. Ancak bazı görüş ayrılıklarımız nedeni ile ikinci bir denek kurmayı uygun gördük. Derneğimizin kurucu üyeleri ve diğer tüm üyelerinin Profesyonel Sualtı Adamı yeterliliğine sahip olmaları ve neredeyse tüm üyelerimizin mesleklerini fiilen yapıyor olması bizi diğer dernekten ayıran en temel özelliktir. İlerleyen dönemlerde onlarla da ortak çalışmalar yürüteceğimize işbirliği yapacağımıza inanıyorum.
PROSAT’ın amacını kısaca özetleyebilir misiniz; hedefleriniz nelerdir? ve derneğe kimler üye olabilirler?
Derneğimizin temel kuruluş amacı Profesyonel Sualtı Adamlarını ilgilendiren konularda görüş bildirmek ve görüşmeler yapmak, çalışma standartlarını ve eğitim düzeylerini iyileştirmek amacı ile seminer ve kurslar düzenlemek, ihtiyaç duydukları her konuda imkanları dahilinde destek olmaktır. Derneğimize 1.sınıf dalgıçlar,2.sınıf dalgıçlar, karışım gaz balıkadamlar, profesyonel balıkadamlar, basınç odası operatörleri ve sualtı hekimleri üye olabilir.
Sayın AKKOCA siz özel bir firmada çalışmaktasınız, yani bu piyasanın birebir içindesiniz, söyler misiniz çalışma şartlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de sanayi dalışı üzerine ne tür işler yapılıyor ve bu işler doğru şekilde mi yapılıyor?
Aslına bakarsanız sektör 90 lı yıllara kıyasla çok daha iyi durumda. Artık satıhtan ikmalli karışım gaz dalışları, satıh dekompresyonlu dalışlar sorunsuz yapılıyor. Dalgıçlar, balıkadamlar, operatörler ve sualtı hekimleri saha çalışmaları konusunda çok deneyimliler. Firmaların bazıları uluslararası standartları yakaladı ve ekipman konusunda çok iyiler.
Kendini geliştirmiş firmaların yanısıra halen scuba ile iş yapmaya çalışan midye toplamak ile boru hattı yapmak arasında sıkışmış firmalarda var. Doğal olarak bu tür firmaların çalışma maliyetleri ve standartları çok düşük riskleri çok yüksek.
Ben firmaların tek tip olmaktansa sınıflara ayrılması gerektiğini düşünüyorum. Mesela A sınıfı bir firma 90m. derinlikte bir işi almak için girişimde bulunduğunda karşısına nargile ve scuba ekipmanı ile iş yapmaya çalışan C sınıfı bir firma rakip çıkmamalıdır.
Firmalar ekipmanlarını ve ekiplerini geliştirip, standartlarını yükselterek sınıf atlamalı ve altından kalkabilecekleri işlere talip olmalıdırlar.
Firmaları yeterliliklerine göre sınıflandırıp, her firmanın kapasitesi dahilinde iş yapmasını sağlamak, çok doğru bir yaklaşım gerçekten, eğer böyle bir sistem uygulanabilirse dalgıçlar çok daha güvende olacaklardır, olası bir çok kazanın da önüne geçilmiş olur. Peki düşük standart ve fiyatlarla iş yapmaya çalışan firmalar bu işleri nasıl yapabiliyorlar? Bir karışım gaz dalışı nasıl daha ucuza yapılabilir ki? Bir standart var mesela 40m den derin dalışlarda basınç odası ve sualtı hekimi bulundurmanız zorunlu, bu iş daha ucuza yapılamaz ki? A firması böyle bir dalışı 5 liraya yaparken, aynı işi B firması 3 liraya yaparım diyebiliyor. Bu nasıl oluyor?
Dalışlarda sualtı hekimi çalıştırmıyorlar yada birisinin ehliyetini göstermelik liman başkanlıklarına veriyorlar, aday balıkadamlara karışım gaz dalışları yaptırıyorlar, dalgıçlara gemicilik yaptırıyorlar vs. Bunun gibi onlarcasını saymak mümkün. Ama işin üzücü kısmı tüm bunların denetlenemeyişi ve bu sebepten ötürü birçok dalgıç yada balıkadamın kaza geçirip sakat kalışı.
Ülkemizde dalış işlerinin yoğunluğu ne durumdadır? Sualtı teknolojisi mezunlarının iş bulabilme potansiyelleri açısından durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sualtı işlerinde yoğunluk şimdilik çok azalmış değil ancak Nisan ayından itibaren azalacağını düşünüyorum. Birçok firma zaman zaman dalgıç arayışı içine giriyor. Ancak tercih tabi ki tecrübeli dalgıç yada balıkadamlardan yana oluyor. Dalgıç arkadaşlar bizlerle temasa geçerlerse bu konularda kendilerine yardımcı olabiliriz.
Bir şeyi belirtmek istiyorum. Sürekli dalgıç balıkadam diyoruz ancak bizim üyelerimizin bir kısmı hiperbarik tıp merkezlerinde basınç odası operatörü olarak çalışmaktalar ve onların sorunlarını da yakinen takip etmeye çalışıyoruz.
Operatörler demişken, hemen sizin bir konuda görüşünüzü almak istiyorum; Sayın AKKOCA, operatör arkadaşların yaşadığı en büyük sıkıntı tedavi sırasında kabine girme konusu. Merkezler, operatörlerin, sağlık görevlileri ile dönüşümlü olarak, kabine girmelerini ısrarla ve ısrarla istemekteler, hatta buna karşı gelenler işlerinden olmaktalar. merkezler bunu istiyorlar çünkü tedavi esnasında içerde personel olması hastalar için güven verici, lakin her seansa ayrı ayrı sokacak sağlık görevlisi çalıştırmanın ekonomik açıdan zorlayıcı olduğu görüşündeler. Hal böyle olunca da operatör kabine girmek durumunda kalıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Basınç odası operatörlerinin asli görevi tedaviler esnasında cihazı kullanmaktır. Cihazın doğru metod ile kullanılması tedavi gören hasta ve içeride refakat eden sağlıkçı yada doktorların can güvenliği ve konforu için önemlidir. Operatörler gerektiğinde içeri girerler ancak bu kısa süreli teknik sebepler için olmalı. Tedaviye refakatçi olarak girdi diyelim, cihazı kim kullanacak? Bu nedenle içeride sağlık konusunda sertifikalı ve eğitimli bir hemşire, sağlıkçı veya anestezi teknisyeni olmalıdır. Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uzmanları zaten tedavi süresince klinikte olmak durumunda oldukları için dilediklerinde içeri girer çıkarlar. Herkes uzman olduğu eğitimini aldığı işi yapmalıdır. Basınç odası operatörlerinin sağlık memurları yerine tedavilere sokulmaları yanlıştır. Bunu maliyetleri düşük tutmak amacı ile yaptıklarını söylediniz. Evet haklısınız ama olası bir kaza durumunda ödeyecekleri tazminat ve alacakları cezaları düşünürsek çok karlı bir uygulama değil aslında.
Son çıkarılan yönetmelikte bazı değişiklikler yapıldı, bunlardan biri de yardımcı personel sayısı ile ilgili, dalış güvenliği açısından bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Uygulanabilir mi sizce?
Evet 15 Şubat 2008 tarihli yönetmelik değişikliği ile kullanılan dalış takımlarının maksimum dalış derinlikleri belirlendi ve kullanılan dalış sistemi ve aynı anda dalan dalgıç sayısına gore bulundurulması gereken personel sayıları belirlendi. Yani artık en az 3 balıkadam olmadan scuba dalış izni ve 5 dalgıç olmadan satıhtan ikmalli dalış izni alamıyorsunuz, scuba ile en fazla 39m derinliğe kadar dalabiliyorsunuz. Hangi ekipman ile ne derinliğe dalınabileceği düzenlemesine bu sistemleri hangi sertifika sahiplerinin hangi derinlik limitlerinde kullanabileceği de konulsa daha verimli olurdu.
Tüm bunların yanında ilginç çelişkilerde var yönetmelikte.
Örnek: Aday ehliyeti olanlar sınavı kazanmaları durumunda Profesyonel balıkadam ehliyeti alırlar, sınava başvurmaları için 1 yıl staj yaptıklarını belgeleyip bazı derinliklerde belirli saat dalış yaptıkların belgelemek zorundadırlar ve bu dalışlardan bir kısmı 40m derinlikte olmak zorundadır. Liman başkanlıkları dalış izni olmadan dalışları imzalamaz, scuba ekipmanı ile maksimum dalış derinliği 39m dir, aday balıkadam yönetmelik gereği 39m derinliğe kadar dalmalıdır, ancak sınava girebilmek için 40m ye dalış izni almalıdır.
Bunun gibi çelişkili birçok madde var. Ama tüm bu maddeler düzelse dahi denetlenmediği sürece hiçbir değeri yok.
Derneğinizin son yönetmelik değişikliğinde özellikle üzerinde durduğu bir konu olduğunu biliyoruz. TSSF eğitmen dalıcıların Profesyonel Balıkadam ehliyeti alıyor olmaları. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Evet bu gerçekten uzun vadede sektörde can ve mal emniyeti açısından ciddi sakıncaları olan bir uygulamadır. TSSF bir spor federasyonudur ve eğitmenlerinin de dalış ve eğitim amaçları sportif ya da rekreatif faaliyetlerdir. Bunu para kazanmak için yapanlarına profesyonel diyoruz tabi ki. Ancak Türkiye de profesyonel sualtı adamları yönetmeliğinin tam karşılığı aslında sanayi dalgıçlığı ve dalışları yönetmeliğidir. TSSF nin eğitimleri ile alakasız bir uzmanlık dalıdır bu. Balıkadamlar şantiyelerde dalgıçlarla birlikte çalışırlar ve kullanılan satıhtan ikmalli sistemleri de tanırlar, acil müdahaleler yapabilirler. Biz Türkiye de sanayi dalgıçlığının artık büyük oranda satıhtan ikmalli yapılması gerektiğini düşünürken balıkadam ekipmanları ile kesim kaynak öğrenmek istediğini söyleyen, işin özünü dahi kavramamış insanların etrafta dolaştığına şahit oluyoruz şu günlerde.
Diyelim ki bu insanların bu işi yapmasının önü açılmak isteniyor. Yapsınlar ama eğitim görsünler her yıl müsteşarlığın yaptığı basit balıkadam sınavlarına girip kazansınlar. Eğitmenler mi bilgi becerilerine güvenmiyorlar ve sınavsız bir uygulama başlatıldı yoksa federasyon mu verdiği eğitimlere güvenmiyor bilemiyorum. Bildiğim şey etrafta çok sayıda dalış bilmeyen özellikle eski federasyon yönetimi zamanından kalma dalış eğitmeni olduğudur.
İstanbul Üniversitesi Sualtı Teknolojisi bölümü mezunları 1.sınıf dalgıç ehliyeti ve Basınç odası operatörlük belgesini almaya hak kazanmış oluyor ve uygun yerlerde uygun şekilde stajlarını tamamladıklarında bunu liman başkanlığına belgeleyip ehliyetlerini alabiliyorlar. Peki söyler misiniz bu belgeleri başka hangi kurumlar verebilir? Ve dernek üyeliği ile ilgili cevabınızda 2.sınıf dalgıç, karışım gaz balıkadam gibi farklı ehliyetlerden söz ettiniz, bu belgeler nerelerden ve nasıl alınabilir?
Deniz kuvvetlerinden de 1.sınıf dalgıçlar yetişmekte. Ancak genellikle emekli olduktan sonar özel sektörde çalışmaları nedeni ile aktif olarak çalışan çok sayıda yok. Meslektaşlarımızın neredeyse 5/2 sini oluşturan 2.sınıf dalgıç ve balıkadamların birçoğu deniz kuvvetlerinde yetişmektedir.
Türkiye’de sanayi dalışının ve sanayi dalgıçlığının yeri nedir ve gelecekte ne olacaktır?
Denizcilik sektörünün ihtiyaçlarına ve gelişimine paralel olarak dalışların türü ve kalitesi değişecek. Ben önümüzdeki 15 yıl içinde Türk firmalarının satürasyon dalışlarına başlayacaklarını düşünüyorum. Bu tabloda dalgıçların yeri ne diye sorarsanız çok azının ekonomik ve sosyal açıdan durumu iyi olacak diğerlerininki bugünden çok farklı olmayacak.
Sayın AKKOCA son olarak size, bayan bir sanayi dalgıcı olarak özellikle sormak istiyorum ; Türkiye’de profesyonel bayan dalgıçların durumu nedir ? bize biraz bu konudan bahsedin, bayan dalgıçlar dalış şirketlerinde iş bulabiliyorlar mı, ne gibi şeyler yapıyorlar? Bu işte cinsiyet ayrımı var mı? Varsa neden ehliyet alma hakkı tanınıyor, ehliyet alma hakkı tanınıyorsa (ki aynı eğitimden geçiyoruz) neden ayrım yapılıyor?
Aslında kimsenin bir ayrım yaptığı yok. Ayrımı yapan çalışma şartları. Ben birkaç bayan arkadaşın çalışmasına tanık oldum ve erkek meslektaşlarından başarısız değillerdi. Sanayi dalgıçlığının cinsiyetsizleştiğini söylemiyorum tabi ki. Ancak zamanla çalışan bayan sayısında artış olacaktır. Özellikle günü birlik dalış işleri yapan firmalarda. Türk kadını şartlar zorlasa bile kendine bir yer bulacaktır.
Çok teşekkür ederiz Sayın BARCIN AKKOCA , bu yoğun çalışma temponuz içinde SUALTI GAZETESİ ‘ne zaman ayırdığınız için ve umut dolu düşüncelerinizi bizlerle paylaştığınız için…
Ben teşekkür ederim
Ege Sakin
egesakin@sualtigazetesi.com
ben mustafa kemal üniversitesi su altı teknolojisi-2 sınıf ögrencisiyim sanayi dalgıçlıgı için sizden staj istiyorum bu konuda bana yardımcı olrsanız sevinirim…teşekkürlerr…bu konuda hiç bir kuruluşş bize yardımcı olmadıı sizden bu konuda yardım bekliyorum teşekkürlerr
hasan bey sıtaj içi ben size yardımcı olabilirim kırıcı dalgıclık hızmetleri olarak 0533 430 3278 irtibata gecebiliriz