Sualtında Çölleşme

Uluslararası kuruluşların Akdeniz’de ortaklaşa yürüttüğü araştırmada üçyıl boyunca İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’de sayısızdalış gerçekleştirildi. Bu kapsamda 14 deniz koruma alanı (yönetim planıolan ve aktif olarak koruma yapılan) ve 18 korumasız alanda balıksayımı yapıldı. Deniz tabanında yaşayan bitki ve sualtı canlılarındanörnekler alındı. Araştırmanın sonuçları 29 Şubat 2012’de, PLoS ONEdergisinde yayımlandı. Korunan deniz alanlarında balık biyokütlesininkorumasız bölgelere göre 5 ila 10 kat daha fazla olduğu tespit edildi.Balıkçılığa sınırlı izin verilen alanların durumu ise tamamen korunmasızolanlardan daha farklı değil. Bu nedenle bilim insanları Akdeniz’insualtı yaşamının tekrar sağlıklı bir hale gelebilmesi için bütün denizrezervlerinin koruma altına alınmasını öneriyor. National GeographicExplorer Başkanı Enric Sala “İspanya ve İtalya’da geniş balık biyokütlealanları bulmamıza rağmen Türkiye ve Yunanistan sularının tamamençölleştiğini gördük” diyor. Koruma düzeyi balıklar için en önemlifaktörken sağlıklı alg (yosun) ormanları için başka etkenler de önemkazanıyor. Sala bunu şöyle açıklıyor: “Bir alanı koruma altınaaldığınızda önce kuşlar geri döner, ağaçlar ve bitki örtüsünün yetişmesiise çok uzun yıllar alır. Sualtı için de aynı döngü geçerli.” Birdiğer tehdit de küresel ısınma sonucu deniz yüzeyinin ısınmasıylaAkdeniz’e gelen 600’den fazla istilacı yeni tür. Örneğin Kızıldeniz’dengelen sokar (Siganus rivulatus ve Siganus luridus) adıyla anılanbalıklar nedeniyle Gökova’nın sualtı bomboş kaldı. Araştırma İspanyaUlusal Araştırma Konseyi, Pew Charitable Trusts, The Oak Foundation,Lenfest Ocean Program ve The National Geographic Society tarafındanortaklaşa yapıldı.

Makalenin yazarlarından Sualtı Araştırmaları Derneği Üyesi Zafer Kızılkaya’ya araştırmanın detaylarını sorduk.

Öncelikle bu çalışmanın yöntemiyle ilgili bilgi verebilir misiniz?Makalede balık biyokütlesiyle ilgili tespitler var. Bu sayım nasılyapılıyor?

Balık sayımı belirli bir derinlikte, (bu araştırma için 10-15 metrederinlikte yapıldı), 100 metrelik bir hat üzerinde görülen balıklarıntür ve büyüklükleri kaydedilerek yapılıyor. Her alanda birbirinden en azüç kilometre uzaklıkta dört ayrı noktada yapılıyor ölçümler. Dahasonra metrekareye düşen balık miktarı hesaplanıyor. Çalışma bütünülkelerde aynı mevsimde gerçekleştirildi. Türkiye’de beş noktadaaraştırma yaptık: Ayvalık, Gökova, Fethiye, Kaş ve Adrasan kıyıları.Yandaki grafikte görüldüğü gibi Gökova Körfezi bütün Kuzey Akdenizsahillerinde araştırma yapılan noktalarda en az balık biyokütlesi olanyer. Yine Fethiye ve Kaş listenin son sıralarına yakın durumdalar.Sadece Adrasan ve Ayvalık korunmayan alanlardaki genel ortalamalarayakın balık kütlesi barındırıyor.

Makalede “çölleşme” olarak ifade edilen manzarayı hangi noktalarda tespit ettiniz ve sizce bunun nedeni ne?

Çölleşme yüzeyle on beş metre derinlik arasındaki kayalık zemin üzerindeolması gereken yosunların tamamen kaybolması. Ayvalık hariç diğer bütünalanlarda bu çölleşme ciddi boyutlarda.

Araştırmada Kızıldeniz’deki istilacı balık türlerinin de Akdeniz’insualtı yaşamını tehdit ettiği belirtiliyor. Bunun nasıl olduğundan birazbahsedebilir misin?

Bu araştırmanın hemen sonrasında, SAD Ekoloji Grubu, İspanya BilimlerAkademisi ve National Geographic Society olarak, çölleşmenin sebebiniortaya koyan bir yıllık uzun bir araştırma daha yaptık. Bu araştırmanınsonuçları da ayrı bir bilimsel makale olarak yayımlandı. Çölleşmenin teksebebinin sokar balıkları olarak adlandırdığımız Kızıldeniz kökenlibalıkların aşırı sayıda artması ve yosunları tüketmesi olduğu ortayaçıktı. Daha önce yapılmış araştırmalarda kayaların üzerindeki yosuntürlerinin 25 x 25 santimetrelik bir alanı içerisinde yaklaşık 400 türküçük canlı yaşadığı tespit edilmiş. Bu canlılar başka balıklara veomurgasız canlılara besin kaynağı olduğu gibi, kayaların üzerindekiyosunlar balık yavrularının saklanmasına da yardımcı oluyor. Şu anda bualanların hepsi boş ve çok ciddi boyutlarda bir ekosistem çöküşüyaşanıyor Doğu Akdeniz kıyılarında. Zaten Gökova, Fethiye ve Kaş gibialanlardaki balık biyokütlesinin azlığının sebeplerinden birisi de bu.

Koruma altına alınan bölgeler ne büyüklükte ve yeterli mi? Akdeniz’dekiülkelerin büyük miktarlardaki balık talepleri nasıl karşılanacak? Bubaşka denizlerin aşırı avlanma ile tehdit edilmesine yol açmayacak mı?

Akdeniz’in yüzölçümü 97 bin 410 kilometrekare. Balıkçılığa kapalıalanların toplamı ise sadece 226 kilometrekare. Bu rakamın 24kilometrekaresini SAD olarak gerçekleştirdiğimiz, Özel Çevre KorumaKurumu Başkanlığı ve Tarım Köy İşleri Bakanlığı, Su Ürünleri DaireBaşkanlığı’nın da desteklediği projede 2010 yılında Gökova Körfezi’ndebalıkçılığa kapattırdığımız altı alan oluşturuyor. Yani Akdeniz’insadece binde ikisinde balıkçılık yasak. Bu alanların da bazılarıyeterince korunamıyor. Mesela Gökova Körfezi’nde balıkçılığa kapalıalanlar da dahil olmak üzere yasadışı avlanma hâlâ devam ediyor. Bualanların daha iyi korunması konusunda çalışmalarımız sürüyor.

Balık stokları konusunda yolun sonuna gelindi. Var olan stoklarıntamamı aşırı avlandı ve avlanmaya devam ediyor. Avrupa genelindebalıkçılık sektörünün arkasında büyük devlet destekleri var. Yanisofraya gelen balığın gerçek fiyatı bu değil.

Akdeniz ülkelerinin balık talebinin çoğu zaten başka kaynaklardankarşılanıyor. Batı Afrika kıyılarındaki balıkçılık haklarının tamamınayakını İspanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerine ait. Yani aşırıavlanma başka kıyılara çoktan yönlenmiş durumda. Bu hızla devam ettiğitakdirde 2040-2050 yılları arasında dünyadaki bütün stokların avlanması,ekonomik olmayacak ölçülerde çökmesi öngörülüyor. Bu noktadayetiştiricilik avcılıktan gelen rakamları yakalamak üzere.

Son olarak Akdeniz’in korunmasıyla ilgili bir ümit görebiliyor musun?

Akdeniz’in korunması ile ilgili çok ümit var. Deniz koruma alanları çokönemli bir fırsat. Özellikle balıkçılığa kapalı alanların sayısı daha daartırılmalı. 2002 yılında “Sürdürülebilir Gelişme” konulu “DünyaZirvesi”nde uzmanlar balık stoklarının kendisini toparlayabilmesi vezarar gören yaşam alanlarının düzelebilmesi için okyanusların yüzde 20ile yüzde 40’ının balıkçılığa kapatılması gerektiğini söylemişlerdi.2010 yılı için Birleşmiş Milletler bu hedefi yüzde 10 olarak ilanetmişti. Daha sonra bu tarih 2020 yılına çekildi. Bu yıl itibarıyla burakam sadece yüzde 1ve 2020’de bile yüzde 10’a erişmesi imkânsızgörünüyor.

ATLAS 2012 SAYI / 229
Yazı: TÜLAY ZİHNİ

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !