Neden Karadeniz, Neden Kara Deniz ?

Yeşil’in Mavi ile buluştuğu, çam ağaçlarının, kayın kokusunun dört bir yanımızı sardığı Bartın’dan, sualtigazetesi.com sitesine yazdığım ilk köşe yazımın verdiği heyecan ile sesleniyorum sizlere.

Hatırlarmısınız küçüktük o yıllarda. Turuncu paletlerimiz vardı, içine su alan, buğu yapan masklarımız ve hatta macera peşinde olanlarımızınsa ucuz küçük yılmaz zıpkınları vardı.1987 yılıydı dün gibi aklımda. Sudan korkuyordum, sabah uyandığımda ailemin tüm ısrarına rağmen yüzümü bile yıkamıyordum. Ardından denizle iç içe olan ailem İSTANBUL YÜZME İHTİSAS kulübüne kaydımı yaptırdı. Yine de sudan kaçıyordum, hatta belime bir ip bağlayıp havuza bırakırlardı sırf yüzmeyi öğrenmem için. Tüm çabalara rağmen öğrenemiyordum taa ki kim olduğunu bilmediğim, hatta yüzünü bile hatırlayamadığım biri beni havuzun derinliklerine atana kadar. Havuzun klorlu suyunda açtım gözlerimi o an yaşadığım keyif yirmi beş sene geçmesine rağmen dün gibi aklımda.Ardından gelen yüzme yarışları, sutopu oyunculuğum yaşam biçimim haline geldi.

Çok fazla zaman geçmedi scuba eğitimleri almaya başladım. 1-2-3 derken zaman içerisinde yeni tecrübeler edindim. Ve Bartın’a taşındım. Taşındım taşınmasına fakat sahilde kilometrelerce kıyısı olan ilimizde su ile ilgili hiçbir faaliyetin olmaması beni çok üzdü. Küsmek yerine gençlerimize su altı sporlarını aşılamaya başladım grubumuz gün geçtikçe büyüdü, eğitimlerini tamamladı ve hepsi işinin ehli balık adamlar oldular. Grubumuza sürekli yeni arkadaşlarımız katılıyor ve her geçen gün bir adım daha yol alıyoruz. Bu süreçte üzerimize düşen payı elimizden geldiği kadar yerine getirmeye çalışıyoruz. Asli vazifemiz Karadenizde’de dalış yapıldığını Scuba kamuoyuna göstermek haline dönüştü. Bu süreçte tüm imkanlarını bizim için madden ve manen seferber eden Eğitmen Gürol Velioğlu hocamıza teşekkürü bir borç bilirim. Scuba camiasından tek isteğimiz madden değil, bizlere manen yardımcı olun yeni dalgıçlar yetiştirelim insanlara sualtı sporlarını sevdirelim.Ucuz tartışmalar yapmak yerine birlik olalım hep beraber çalışalım. Karadeniz kara değildir, Karadenizin engin güzelliklerinden hep beraber faydalanalım.

Sizlere Yrd Doç Dr. Ahmet Fidan hocamızın izniyle yazıma eklediğim yazısını paylaşmak istiyorum.

Neden Karadeniz, Neden Kara Deniz?

Duru su saydamdır bilirsiniz. Denizler veya büyük göller çoğunlukla göğü yansıttığından mavidir. Peki neden Karadenize kara deniz denmiş?

Bazı kaynaklar, Karadeniz’in derinliklerinde fazla zehirli bileşen olduğu için daha koyu renkli görünmekte olduğunu söyleseler de, böylesi büyük ve açık bir deniz için böyle bir etken mantıklı değildir. Ayrıca, uzay haritalarında diğer denizlere göre Karadeniz’in diğerlerine göre daha koyu olduğunu hiç görmedim. Olmazları ortaya koyduktan sonra olur tarafından biraz da tarihsel açıdan incelediğimizde konunun daha çok sosyolojik bir neden olduğu görülmektedir.

Gerek binlerce yıl önce buzul kütleleri erimeye başlamasından, gerekse sürekli olarak depremler, dünyanın dönme yönüne göre avrupa kıtasının Asya kıtasını sıkıştırmasıyla Marmara bölgesinin çökmesi ve Marmara denizinin ortaya çıkmasıyla Hazar Denizi gibi bir iç göl olan Karadeniz, Çanakkale ve Marmara boğazlarıyla Ege ve Akdeniz Sularıyla birleşmiştir. Karadeniz’in seviyesi Marmara’nın 150 metre altında olduğundan akıntı çok şiddetli olmuş ve gölün kenarında yaşayan insan toplulukları tuzlu suların sahildeki yerleşim ve tarım alanlarını kapladığından dolayı daha yükseklere ve başka bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır.

Karadenizin tarihi takası

Tarih kitaplarında ise, buradan göç eden insanların daha sonra Mezopotamya’da Sümerler olarak tarih sahnesine çıktıklarını belirtmektedir. M.Ö. 3000 yılında yazıyı bulan bu insanlar çivi yazısı ile kil tabletler üzerinde kuşaktan kuşağa bu olayı anlattıkları söylenir. Bazı bilim adamları ise, bunu “Nuh Tufanı” olarak kabul ederler.

Grekler de, KARADENİZ’e “dost olmayan” anlamında Pontos Aexeinos demişlerdir. Aexeinos adının Persçe yani Farsça bir kelime olan “ahşaena”dan geldiği belirtilir. “Ahşaena”, “karanlık, zalim, uğursuz” gibi manaları içerir.

Öte yandan bazı kaynaklarda da “kara” kelimesi Orta Asya Türklerinde kuzey anlamındadır. Çin kaynaklarında verilen bilgilere göre, Türkler Kuzey’e kara, Doğu’ya yeşil, Batı’ya ak demişler, Güney’i de kızıl olarak tarif etmişlerdir.

Sebebi ne olursa olsun, neticede deniz yükselmiş, kıyısındaki insanlara kasvetli günler yaşatmış bir kısmı kaçmış bir kısmı dağ yamaçlarına çıkmıştır. Karadenize, ister kasvetli günler yaşattığı gerçeğinden hareketle kara denmiş olsun, ister Türkler’in kuzey anlamında kullandıkları için olsun, Karadeniz’e kara deniz denmiştir.

Deniz Karaysa Denizli Neden Pembe?

Bütün bu verilerden sonra bu sonucu çıkarmak zor olmasa gerek. Bir taraftan deniz kabarmış veya hırçın dalgalarıyla sürekli karaya saldırmış, bir taraftan da denize paralel yükselen sarp dağlar… Karadenizli deniz tarafına bakmış çare yok, dağa bakmış oldukça sarp, iki arada bir derede yaşamak zorunda kalmış.

Karadenizin hızlı değişken iklim yapısı nedeniyle, hırçın, hızlı hareketli ve azgın denizi nedeniyle, çetin sarp ama sürekli yeşil dağ yapısı nedeniyle karadenizli çaresizlikler içinde kendi çaresini kendi üretmiş, en zor durumlara bile mutlaka çıkış yolu bulmuştur. Bu azgın doğal şartlara karşı yer yer kendine bakmış çevresine bakmış ve çoğu zaman da bu etkenlerden dolayı bunları kendi mizah anlayışıyla yoğurmuştur.

Çevresine baktığında düm düz ova, dup durgun çarşaf gibi deniz, düzenli güneş görememenin olumsuz gibi görülen etkileri, sık sık yağan yağmurun, denizin dalgasının, fırtınasının etkisiyle, denizden çıkardığı balığın, hamsinin kıpraşmasının etkisiyle kendine özgü kıvraklığına kavuşmuştur. Karadenizlinin bu hali, asırlarca folklörüne medeniyet yapısına, düşünce yapısına yansımıştır.
Karadenizli deniz dalgalarının karaya çıkmaya inat etmesine baka baka, zorlu yamaçları çıka çıka, inat inat olduğu kadar da azimli bir insan tipi haline gelmiştir.

Zorluklarla mücadelede kendi kendine uzmanlaşmış olduğundan, çoğunlukla kendi kendine yetmesini bilen insanlar olan karadenizliler bu özelliklerinden dolayı da oldukça gururludur. En zor ve değişken şartlarda bile çözüm üretebildiklerinden her zaman geleceğe dönük ve ümit doludurlar. Bu nedenle Karadeniz, kara kabuslarının ve tufanlarının etkisiyle zorlasa da, karadenizli bu karaltılarla nasır tutup çözümü, çareyi, ümidi, yeşilin yapıcılığı içinde pembeye çevirmiştir.

Sıcak-soğuk, mavi-yeşil, yağmur-güneş, (dağlar ve vadiler arası) iniş-çıkış arasındaki tezatın sürekli ve hızlı değişimi ve de yine sürekli bu şartlarla iç içe oluş karadenizliye kendine özgü bir mizah yeteneği kazandırmıştır. Bilindiği gibi, mizahın kaynağı, dramatik aşırı tezatlardır. Karadenizli de bunu her gün her saat bol bol görmekte, dahası bu şartlar karadenizlinin üstüne üstüne gelmektedir.
Bütün bunlardan sonra daha karadenizli nasıl kara denizli olmasın. Karadeniz, nasıl karadenizliyi üretmesin?

Sayın Yrd. Doç. Dr Ahmet Fidan Hocamıza, TSSF Cmas 3* Eğitmen Gürol Velioğlu Hocamıza, Alper Demirel’e  ve bizimle beraber yol alan tüm arkadaşlarımıza teşekkürü borç bilirim.

 


Göker Giray Gülsoy
giraygulsoy@gmail.com

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin !